Bir gün gökyüzünden mavi yerine yeşil yağmaya başladı ve her şey değişti. Her ilkbahar ve sonbahar gökten mavi çiçekler yağardı. İnsanlar bu çiçekleri toplar, çiçek festivalleri yaparlardı. Mavinin her tonundan oluşan bu çiçekleri herkes çok severdi. Mavi renk tüm kentin simgesi olmuştu.
Sıradan bir ilkbahar günüydü. Öğle saatlerinde gökyüzünde toplanan bulutlar, yaklaşmakta olan çiçek yağmurunun habercisiydi. Herkes sokaklara çıkıp yağacak mavi çiçekleri heyecanla bekliyordu. Ellerinde sepetler ve şemsiyeler olan insanlar merakla gökyüzüne bakıyorlardı. Bu heyecanlı bekleyiş beni de heyecanlandırmıştı. İşimi bırakıp sokağa çıktım ve kalabalığın içine karıştım. İnsanlar biraz sonra yağacak olan çiçeklerle neler yapacaklarını birbirlerine anlatıyorlardı.
Bulutlar iyice toplanmıştı. Her an çiçek yağmuru başlayabilirdi. Bir anda önüme tek bir yaprak düştü. Etrafımdaki herkes gibi ben de şaşkınlıkla yere düşen çiçeğe bakakaldım. Çünkü bu çiçeğin rengi beklenenin aksine yeşildi. Sonra birden gökyüzünde yeşil parıltılar ortaya çıktı ve hızla yağan yeşil çiçekler her yeri sardı. Herkes şaşkınlık içinde çiçeklere bakıyordu. Hiç kimse ne olduğunu anlamamıştı. Sonra birkaç kişi “bu çiçeklerde çok güzel, onları da toplamalıyız.” dedi ve yerdeki çiçekleri toplamaya başladılar. Az sonra çiçek yağmuru durmuştu ve yerdeki çiçeklerin çoğu insanlar tarafından toplanmıştı.
Televizyonlardaki haber programları ve gazeteler olayı yazmıştı. Herkes yeşil yağmuru konuşuyordu. İnsanlar heyecanla bir sonraki yağmurun ne renk olacağını beklemeye başlamıştı. Birkaç gün sonra gökyüzü yine karardı ve yağmur bulutları toplandı. Herkes kafasını merakla gökyüzüne kaldırdı. Az sonra ortalık yine yeşil çiçeklerle dolmuştu. İnsanlar bunları da topladılar ve festivallerine devam ettiler.
Sonraki zamanlarda yine yeşil yağmurlar devam etti ve artık kentin simgesi yeşil renk olmuştu.