Uzun yıllar önce bir kadın varmış. Onun çok özel bir gücü varmış, çiçeklerle konuşabilmek . Kadının elliye yakın çiçeği varmış ama onun için çok önemli üç çiçeği varmış .O üç çiçek manolya, gül ve ortancaymış . Kadın bu çiçeklerle her gün belirli saatlerde konuşmaya gelirmiş . Kadın çiçek bahçesinde kalıyormuş. Çiçek bahçesi kocaman bir yer, kadın geçimini cansız çiçekleri satarak sağlıyormuş. Kadın genellikle sabah öğlen ve akşam çiçeklerin yanına geliyor. Yine her zamanki gibiydi Uyanır, her sabah çiçekleriyle konuşurdu. O sabah , çiçekleri tek bir ses bile duymadı. Acaba çiçeklere bir şey mi olmuştu? Kadın yerinden sıçradı ve korkuyla mutfağa gitti. Sonra geri geldi ve çiçeklerle konuşmayı denedi ama çiçeklerden hala bir çıt bile yoktu. Kadın şoka girmişti. Kendi kendine konuşmaya başladı “Acaba gücüm bitti mi hayır hayır olamaz” dedi. Sonra çiçekler gözlerini açtı ve “Ne oldu ya?” dediler . Kadın gülmeye başladı. Çiçekler hiç bir şey anlamadı. Ve bu olaydan sonra mutlu mesut yaşadılar.