OĞUL ,
Nasılsın ? Bizleri hiç merak etme, biz iyiyiz . Aklımız ve dualarımız hep seninle . Canımdan can , kanımdan kan oğul, sana ‘ Cepheye git oğul! ‘ deyişim hala kulaklarımda . Her vakit düşündüğüm oğul; sana olan sevgim , senin eline diken batınca yanan ciğerim , sen hastalanınca sabahlayan bedenim nasıl seni kendi ellerimle cepheye yollamama izin verdi oğul ? Bu sualin cevabı sayesinde bir kez daha sen ve senin gibi binlerce yiğitle göğsüm kabardı . Mehtaplı bir gecede hilalin parlak ışığı altında duyduğum her mermi sesinde taş bastığım bağrımla , yaş kalmamış gözlerle , elimde etrafdan bulduğum kırmızı kumaşlarla nakışladığım al bayrağımızla birlikte seni düşünürken oğul , bir hilale baktım bir de mermi sesini bastıran ezanı dinledim oğul ve dedim ki : Eğer şu vatan toprağını gavur alacaksa , ezanlar susacaksa git oğul ! Çünkü sen oraya öldürmeye değil MUSTAFA KEMAL önderliğinde ananın dualarıyla birlikte vatan aşkıyla kavrulmaya gittin . O yüzden git oğul ! … Şunu bilesin: Eğer ki bir gâvur kurşunuyla şehit olursan ağlamayacağım , başımı eğmeyeceğim oğul . Çünkü taşına ,toprağına kurban olduğumuz bu vatan için bıyıkları yeni terlemiş seni kına yakarak , hatimler indirerek kendi ellerimle bile bile yolladım oğul ! O yüzden sadece böyle aziz bir görevde şehit olduğun için gururdan ağlarım. Oğul, kendini sakın yalnız hissetme. Bil ki sen cephede siper için bütünleşirsin vatan toprağıyla; ben ise ekin ekerken , sen top geliyor mu diye bakarsın göyüzüne ben yağmur yağacak mı ? diye . Affet oğul,affet. Aynı vatan içinde yaşarken seninle böyle aziz görevde , MUSTAFA KEMAL önderliğinde vatan için bayrak için senin yanında vatan aşkıyla tutuşamadığım için , senin gibi kulaklarımı mermi , top seslerine alıştıramadığım için , senin gibi ölüme koşmadığım için , senin gibi kanımı daha çoçukken bu vatan bayrağına feda etmediğim için AFFET OĞUL. Bu mektubu aldıktan sonra, ağlamamanı ümit ederim. Allaha emanet olun. Gözlerinden öper , selam ederim oğul .
Sizin hiç kına yakarken ciğeriniz parçalandı mı ?
BENİM PARÇALANDI.
Siz hiç oğlunuzla birlikte şavaşarak ölmek istediniz mi ?
BENİM İSTEDİ.
Siz hiç bağrınızı mezar yaptınız mı ?
BEN YAPTIM.
Siz oğlunuzu , eşinizi , babanızı, ağabeyinizi , kardeşinizi bilerek ölüme yolladınız mı hiç ?
BEN YOLLADIM.
Sizin bıyıkları yeni terlemiş oğlunuz mektebe değil cepheye gitti mi ?
BENiM GiTTi.
Siz hiç dünyanın en büyük toplarının çıkardığı o korkunç sesler hangi masaldaki canavarı anımsatıyordur oğluma diye düşündünüz mü ?
BEN DÜŞÜNDÜM.
”Senin oğlun nerede?” diyen sevgili okuyucu! Benim oğlum ,
Sineklerin vızıldamaya utandığı bir sessizlikte.
Kefenleri toprak olmuş yiğitlerin kokusu ciğerlerde.
Yağmurun değil mermilerin yağdığı bir havada.
Gemilerin değil cesetlerin yüzdüğü bir boğazda.
Türkülerin değil ağıtların yankılandığı bir yerde.
Yemek değil defin molalarının verildiği bir şavaşta.
BENİM OĞLUM ÇANAKKALE’DE!
Kaynakça
http://m.habervaktim.com
(Visited 96 times, 1 visits today)