Ahmet ve Kaan birbirlerini uzun zamandır tanıyan iki arkadaştır. Ahmet 13, Kaan ise 14 yaşındadır. Birlikte pek çok şey yapmayı severler. En çok birlikte yapmayı sevdikleri şey ise kazı yapmaktır. Her hafta kazı yaparlar. Buldukları önemli veya önemsiz çoğu şeyi saklarlar. Bunlara gün geçtikçe bakarlar ve o kazıdaki maceralarını hatırlarlar. Sıkça kazı yarışmalarına da katılmaktaydılar. Fakat bir gün yapacakları kazıdan buldukları eşyanın hayatlarını önemli ölçüde etkileyeceğinden habersizdiler.
Bir gün Ahmet ve Kaan birlikte kazı yaparken bir cep saati bulurlar. Yaptıkları kazılardan böyle birçok şey çıktığı için fazla bir tepki göstermediler. Fakat bu cep saatini saklamak yerine onu kullanmaya karar verdiler.
Gelecek kazı yarışması da yaklaşmaktaydı. Yarışmada yarışmacılara gösterilecek olan eşyayı bulmaları isteniyordu. Bu eşyayı toprağın altına birden fazla olacak şekilde yerleştiriyorlardı. Çünkü herkeste eşit bir şans yakalamaya çalışıyorlardı. Toprağın altında bir tane eşya olsaydı bu iş şans meselesi olurdu. Yarışmacılar seçtikleri bölgeden kazı yapmaya başladıklarında o bölgede eşya yoksa yaptıkları kazı zaten boşunaydı ve bunu bilemeyeceklerdi. Bu yüzden eşyadan birden fazla vardı.
Ahmet ve Kaan artık haftada bir kazı yapmıyorlardı. Bunu haftada üç kazıya çıkarttılar. Bu arada kullandıkları cep saati epey işlerine yarıyordu. Saatleri olmadığı için zamanı bilemezlerdi normalde fakat şimdi biliyorlar. Bu cep saatiyle ilgili ilginç bir şey de fark etmişlerdi. Saat bazen duruyordu. Aslında bu sıkça oluyordu. Saati sürekli tekrar ayarlamaları gerekiyordu. Bu saatin çok ilginç bir yanını sonrada keşfedeceklerdi ve bu keşif çok işlerine yarayacaktı.
Kazı yarışmasının günü geldi. Her zamanki gibi takım olarak katıldılar ve yarışmanın başlamasını beklediler. Beklerken kendilerine güveniyorlardı ve mutluydular. Bu arada saatin tekrar durduğunu fark ettiler. Yarışmadan sonra bu gizemi çözmeye kararlıydılar.
Yarışma başladığında her zamanki gibi arazinin köşe noktalarında geniş bir alan belirlediler ve oradan kazmaya başladılar. Çalıştıkları için hızlıydılar. Seçtikleri alanda belli bir yüksekliğe kadar kazdılar fakat bir şey bulamadılar. Hesapladıkları olasılıklara göre de eşyayı, kazdıkları derinliğin daha da altında bulma olasılıkları düşüktü. Bu yüzden başka bir alan belirlediler ve oradan kazdılar. Bu arada heyecanlıydılar. Cep saatlerine baktılar ve bu sefer de saat hızlı çalışmaktaydı. Kafaları çok karıştı. Kazmaya devam ettiler fakat eşyayı başka bir grup onlardan önce buldu. 2. olma şansları vardı. Kazmaya devam edince eşyayı buldular. Yarışmayı 2. olarak tamamladıklarında mutluydular. Geçen yarışmadakinden daha iyi bir performans sergilediler çünkü.
Saatin gizemini çözmek için bir saatçiye gittiler. Saatçi saatin içini açtığında şaşırmış gözlerle Ahmet ve Kaan’a baktı. Bu saatin çok teknolojik bir saat olduğunu, çok eski bir saat olduğunu söyledi. Mekanik anlamda saatte bir sorun bulamadığını da belirtti. Fakat bir teorisi vardı. Bir cep saatiydi ama mutlu olduğun zamanı anlıyordu ve o zaman kendiliğinden duruyordu. Bilim insanları ve usta saatçiler bir araya gelip saatin çalışma prensibini anlamaya çalıştılar ve bunun mantıklı bir teori olduğuna karar verdiler. Saatin incelenmesi için saati satın almak istediler ve yüklü bir miktar para ödediler.
Ahmet ve Kaan parayı aralarında eşit bir şekilde bölüştü. Bu olay ailelerini ve en çok da kendilerini önemli ölçüde etkiledi. Kazı yaparken bu kadar değerli bir saate rastlayacakları kimin aklına gelirdi ki. Bu olaydan sonra arkeolog olmak istedi ikisi de. Her hafta kazı yapmaya da devam ettiler.