Çocukluk hayalimdi zaman makinesiyle yolculuk. Hep çok merak ederdim böyle bir makine ile seyahat şansım olsa hangi tarihe giderdim diye. Yıl 2042, 28 yaşındayım ve artık bir zaman makinem var.
Kararımı verdim, ateşin bulunduğu tarihe gidip orada ilkel şartlarda yaşayan insanların hayatını kolaylaştırıp onlara liderlik edeceğim. Nasıl anlaşırız, üzerine ne giyinirim bilmiyorum ama tüm insanlığın yaşamına etki edecek günleri hızlandırmak istiyorum. En sade giysilerimi giyindim, zaman makinemi ayarladım ve bir kaç dakika içinde o tarihte olacağım.
Kendime geldiğimde gördüklerime inanamıyorum. Burası sanki bir film seti gibi. İnsanları uzaktan izlemeye başladım. Tıpkı filmlerde, kitaplarda gördüğümüz gibi. Uzun süre onları izledikten sonra hava karardı, zamanı gelmişti, içlerine karışıp onlar gibi davranıp ateşi yakmalarına yardım edip ısınmalarını ve beslenmelerini sağlayabilecektim. İçlerinden biri sopalarla oynuyordu. Yavaşça yanına gittim, istemsiz bir şekilde elimi cebime atıp çakmağı çıkarttım ve ateşi yaktım. Hepsi şok geçirmişti. Tabi ben de. Onlar gördüklerinden korkarken ben çakmakla yakmış olmanın şaşkınlığı içindeydim. Amacım sürterek ateşi yakabileceklerini onlara göstermekti. Hepsi başta benden ve ateşten korksa da bir süre sonra ısındıkları için mutluydular. Onlara nasıl yemek pişirebileceklerini de gösterdim.
Çakmağımın gazı bitene kadar bu şekilde ateş yaktık. Sonunda iş başa düşmüştü. Onlar ateşe alışmıştı şimdi sırada çakmak olmadan ateş yakmaktaydı. Uzun süre uğraştıktan sonra onu da başardık. Hepsi çok mutluydu, hevesle deneyerek her biri ateş yakmayı öğrendi. Benim için dönüş vakti gelmişti.
Onların hayatını kolaylaştırdığım için çok mutlu bir şekilde kendi zamanıma geri döndüm. Aradan günler geçtikten sonra bir gazetede yüz yıllar öncesine ait bir kazıdan bana benzer bir figür çıkana kadar her şey gayet normaldi. Sanırım ben gittikten sonra mağaralarının duvarlarına beni çizmişler.