Bir gezegene taşındığımı hayal ediyorum. Adı Capybara 0-23. İlk adımımı attığımda her şey çok garipti. Hava farklı kokuyor, biraz güzel ama nefes almak zor. Gökyüzü mavi değil, yeşil ve sarı karışımı. Güneş yok ama her yer aydınlık gibi, nasıl olduğunu anlamadım. Her yer tatlı ve şişko capybaralarla doluymuş gibi hissediyorum ama göremiyorum.
Ağaç yok ama parlayan büyük bitkiler var. Sanki her şey burada daha yavaş hareket ediyor. Çünkü capybaralar yok. Garip, ama garip sesler duyuyorum, ama hiç capybara göremiyorum. Belki de bu gezegenin canlıları görünmüyor, ama varlar gibi hissediyorum. Biraz korkutucu ama çok da değil; daha çok merak ettim. Ama capybaraları inceleyip bulamıyorum.
Bilim insanı Carl Sagan bir keresinde “Eğer evrende başka yerlerde yaşam yoksa, bu korkunç bir israf olurdu.” demişti. Belki de bu gezegen, Sagan’ın bahsettiği yerlerden biri olabilir! Başka bir bilim insanı, Stephen Hawking, “İnsanların başka gezegenlere gitmesi lazım.” demişti. Burada, onun dediği şeyi anlıyorum. Belki bir gün başka gezegenlerde yaşamak zorunda kalırız.
Zaman burada farklı geçiyor gibi. Sanki çok uzun zamandır buradayım ama sadece birkaç dakika geçti. Hem güzel hem biraz korkutucu ama yine de capybaraları keşfetmek istiyorum.