Okuldan eve gidince o kadar yorgundum ki hiçbir şey yapmamaya kararlıydım. Bir ara yerimden kalktım ve çantamı boşaltmaya niyetlendim. İşte o anda annemin ‘Haydi Ayla! Artık yerinden kalkıp yemeğe gel. Babanla seni bekliyoruz!’ diye bağırdığını duydum. Aslında yemeğe gitmek istemiyordum çünkü iştahım yoktu açıkçası. Ama annem yemekte bana tarhana çorbası olduğunu söylemişti ve bu en sevdiğim çorba! Bu yüzden sofraya oturup çorbamı bitirdim ve soslu makarnamı yarıda bırakıp hızlıca çantamı boşaltmak için odama koştum.
Yine aynı zamanda babam da annem gibi beni meşgul edip ‘Kızım, Kübra Öğretmen’in verdiği ödevi yapsana! Bak kocaman 4 sayfa orada seni bekliyor!’ diyordu. Ben de babama zaten 4 sayfa olduğu için ve yetiştiremeyeceğimi bildiğim için yapmak istemediğimi söyledim ve üstüne bana, ‘Ayla çalışmazsan hiçbir şey yapamazsın. Ve ayrıca biz nasıl zorluklarla okuduk sen biliyor musun? Annem beni senin gibi okul otobüsüyle değil, yürüyerek okula gönderirdi.’ diyerek yine 30 yıl önce yaşadığı hikâyeye başladı. Ben ne kadar peşinde yarım saat dolansam da yine de ödevden kaçamadım. Zorla da olsa ödevimi tamamen bitirdim. Bu benim için neredeyse gerçekten bir başarıydı. Çünkü Kübra Öğretmen’in verdiği ödevler LGS’den bile daha zordu.
Nihayet masamdan kalkıp çantamı açtım. İçimden bunu rahatlıkla yapabildiğim için bir oh çektim. Çantamı açtıktan sonra açtığıma pişman oldum çünkü belki milyonlarca ya da milyarlarca eşya vardı. Çantamın içindeki önemli ya da önemsiz her şeyi döktüm ve bir an bir portal gördüm. Evet itiraf ediyorum kendimi ‘Sherlock Holmes’ gibi hissettim. Portaldan geçtim ve resmen öbür boyuttaki ailemle tanıştım. O ailenin benim ailemden 100 kat daha eğlenceli olduğunu, annemin ‘Parka gitmek ister misin prensesim?’ dediğinde anladım. Ben de her 10 yaşındaki çocuğun diyeceği gibi “Tabiki de evet.” dedim. Zaten hayır dersem beni öldürecek kadar vahşi duruyorlardı. Parka gitmediğimizi ormanın ortasından geçmemizden anlamıştım. 2 km ötedeki mezarlığı görünce içimden kesin parka gitmeyeceğimizi söyleyebiliyordum. Öbür evrendeki sözde annem ve babam beni 3 dakikaya kalmaz yiyecek gibi psikopat bir gülüşle karşılamışlardı ilk beni. Ben oranın çöpten başka bir yer olmadığını düşünerek eve kaçıp portaldan geri döndüm. Ama dönerken, aşağıdan ‘Bizi bırakma!’ gibi sesler duyabiliyordum. Sonradan bütün eşyalarımı çantamın içine geri atıp çantayı çöp kamyonuna attıktan sonra normal hayatıma geri döndüm. Oradaki iğrenç ve vahşi insanların ne yaptığını düşünmek dahi istemiyorum.