Cumhuriyet, egemenliğimizin ve bağımsızlığımızın sembolüdür. Yıllar önce sırf biz bu günlere gelebilelim, yani hür yaşayıp kendimizi rahatça ifade edebilelim diye muhteşem bir bağımsızlık mücadelesi verildi. Sonrasında dökülen kanlar, açılan derin yaralar ardından Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde zafer bizimdi.
Bu zafer öncesinde Ata’mız Samsun’a çıktı ve kurtuluş mücadelemizi başlattığını ilan etti. Daha sonra ise farklı cephelerde öngörü ve analiz yeteneğiyle pek çok zafer kazandı. Böylelikle ülkemizi ele geçirmeye çalışan onca düşman gemisini ve tabii ki onların hayallerini de suya düşürdü. Bu zafer aynı zamanda hepimizin zaferiydi. Çocuk yaşlı, kadın erkek ayrımı yapmadan herkesin hür yaşamak için canını ortaya koyarak savaştığı bir dönemdi. Çok fazla şehit verdiğimiz fakat sonunda özgürlüğümüzü kazandığımız Kurtuluş Savaşı’mızın ardından düşmanların bu kansızca saldırılarına nihayet bir dur diyebilmiştik. Sırada milletimizin ufkunu açan Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün toplumsal çağdaşlaşmanın fitilini ateşlemesi vardı. Toplumsal alanda yapılan yeniliklerle de artık çağdaş medeniyetler seviyesine yükselen Türkiye Cumhuriyeti’miz tüm dünyada bir yıldız gibi parlıyordu.
Sözlerimi Mehmet Akif’in dizeleriyle bitirmek isterim:
“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.”