“Olmuyor, olmuyor!!!!!” Tam 16 saattir yapmaya çalıştığım hesap tutmuyor, çocukluğumdan beri hayalini kurduğum şeyi nerdeyse bitmişken tamamlayamıyordum. Işınlama makinesinin son ayarlamalarını yaptığımı söylesem inanır mısınız? 2 yıl önceki ben asla inanamazdı. Bir şeyler yemek için laboratuvardan çıktım ve üst kattaki mutfağa gittim. İki senedir takıntılı halde uğraştığım bu işler için evimin alt katını feda etmiştim. Mutfakta önce acı bir kahve ardından da hızlıca atıştıracak bir şeyler. Aslında işim biter bitmez aşağı inmeyi planlıyordum ama birden kendimde o gücü bulamadım ve kendimi koltuğa bıraktım. Beni yine yerimden sıçratacak ve son 2 yıldır artık ezberlediğim kâbusu göreceğim tatlı uyku beni sıcak kollarına davet ediyordu ve ben ne yazık ki ona yeniden yenildim. Yeniden o artık alıştığım sesler, mimikler ve yerler. Size neden ışınlamaya bu kadar çok istediğimi söylemişiydim? Çünkü ben daha 10 yaşındayken bu dünyada en sevdiğim kişiden koparıldım, annemden, babam tarafından. Sebebini asla öğrenemedim ama onun yanından zorla ayrılmak kolay olmadı özelliklede de nerede yaşadığını bilirken. O yüzden çocukluğumun tamamını ışınlanmak isteyerek geçirdim. Babam kötü bir adama aska değildi hatta tam aksine beni herkesten daha çok severdi ama annemle aralarındaki o kavga en sonunda bu olayların yaşanmasına sebep oldu. Zihnim yine o zamanların görüntüleriyle bana oyun oynarken birden aklıma çok akıllıca bir fikir geldi, formüldeki yanlış. “Buldum” diye sıçrayışımda bundandı
Merdivenleri birer ikişer indim, elime kalemi aldım ve formülü bir kere daha çözdüm. Olmuştu. Artık denmeye hazırdı. İşlemleri yaptım makineyi hazırladım ve kapsülün içine girdim. Kendimi evimin verandasına ışınlayacaktım böylelikle olası bir yan etkide beni kimse göremeyecekti. “Geri sayım başlatılıyor; 3…2…1. Ve işte verandamdaydım. Işık patlamaları nedeniyle gözüm biraz bulanıyor olsa da sapa sağlamdım. Yaptığım şeyi hazmetmek için oturmaya ihtiyacım vardı. Başarmıştım. Peki şimdi ne yapacaktım. Graham Bell gibi icadımın tüm dünyada çığır açması için ölmeyi mi bekleyecektim. Ben nereye gidecektim, çocukluğumdan beri hayal ettiğim şey, 4 ay önce annemin vefat etmesiyle anlamsızlaşmıştı.
Çok alakasız gelebilir ama hep Paris’e gitmek istemişimdir hızlıca bir çantaya bir şeyler attım ve Paris’te bir tuvaletin koordinatlarını girdim. Zira hala bulduğum bu şeyi kimsenin bilmemesi gerekiyordu. Gözlerimi çatığımda gri duvarları olan bir kabindeydim. Çıktığımda insanlara hiç gözükmeden nasıl o kabinin içine girdiğimi açıklama gerektiği gerçeğini unutarak elimdeki çantayla kabinden çıktım. İçeride sadece bir kişi vardı ve sanırım durumu farkında değil gibi duruyordu. 10 sene boyunca aldığım Fransızca eğitiminin üstüne eklene 5 senelik adap dersleri bir Fransız gibi davranmamı oldukça kolaylaştırıyordu. Neredeyse her yeri gezdim, dolaştım dolaştım ve dolaştım. Çok mutluydum hiç olmadığım kadar. Saatler sonra sonunda bir otele ihtiyacım olduğu gerçeğini düşünürken neden kendimi bir şehirle kısıtlıyım ki diye düşündüm. Buradan hevesimi almıştım. Neden iş nedeniyle New York’a taşınan en yakın arkadaşıma ziyarete gitmiyordum ki? Telefonumu çıkardım ve 5 dakikalık olmasına rağmen şok üstüne şok yaratacak konuşmamız ardından evinin koordinatlarını girdi. O benim en yakın arkadaşımdı o yüzden ışınlama olayı ondan sakladığım bir ey değildi bitirdiğimi de bilmek onun da hakkıydı. Beni görürü görmez boynuma atladı. Ve ban her şeyi anlat cümlesini patlattı.
O günden sonra her yere ışınlamaya başladım. Çok zevkliydi. Neredeyse her ülkeyi gezdim. Bazı evrak işlerinde problemler yaşasam da her şey kontrol altındaydı. Bunu dünyaya yaymak konusunda hala karasızım zira dünyaya zarar verecek şekilde kullanılmaya oldukça müsait bu yüzden şu anda bunu bilen sadece 3 kişi var. Ben, en yakın arkadaşım ve dünyayı gezerken tanıştığım hayatımın aşkı.