Can Kalıntüy’ün Sıradan Bir Günü

Merhaba, ben Eylül’ün sevgili köpeği Can Kalıntüy.

Sabah kalktığımda Eylül’ün dedesi Mecit bana mama getirir. Ben de kat, kut derken hepsini bitirir ve diğer köpeklere, yani Minimak, Tontiş ve Sakar’a birşey bırakmam. Bunu gören Mecit amca ise popoma bir tekme atar.

Bu arada laf aramızda kalsın, bence Tontiş ve Sakar çok mutlular. Neden derseniz, onlar aslında bir çift ve çok güzel bir hayat sürdürüyorlar. Ama Minimak ve bendeniz Can ise bekarız. Ben aslında bir sokak köpeğiyim daha doğrusu öyleydim. Anneme araba çarpmış ve Eylül ablamın annesi ve babası şans eseri beni görüp kurtarmışlar. Minimak’ın anne ve babası (Tontiş ve Sakar) yaşıyor. Fakat eskiden Minimak’ın 9 tane kardeşi vardı. Ancak kısa bir süre içinde Minimak’ın bütün kardeşleri hastalıktan öldüler. Köyde yaşayan insanlar Minimak’ın kardeşlerine hiç acımamışlardı. Bunun üzerine Eylül abla onlara empati nedir anlatmaya başladı ve dedi ki siz hiç empati bilmez misiniz? Baksanıza köpekcağızın tüm kardedeşleri öldü! Köydekiler onca konuşmadan sonra ööööylece baka kaldı sonra birden bire tekrar sohbetlerine geri döndüler.

Neyse bu tür üzücü konuşmalardan içim daraldı. Bir gün Eylül abla ve anneannesi Gülay teyze ve ben yürüyüşe çıkmıştık. Oradan oraya koşup dururken kendimi tutamayıp ayağımı çamura buladım. Çamurdan çıktığımda kirli ayaklarım yüzünden Gülay teyze aniden;
-Yanımıza gelme pis ayak diye bana bağırdı.
Ben de küstüm ve kaçtım. İlerideki ormana gittiğim zaman yokluğumu fark edip ismimi söyleyip bağırdılar;
-Caaan, Can nerdesin?
Ben de onlar benim ismimi söyleyip bağırırken ormanın içinde evin bahçesine giden bir yol bulup o yolu kullandım. Bahçede beni bekleyen azıcık olsun biraz mama vardı. Ben o mamayı yedim ben yerken de eve gittiğim o yolun bulunduğu ormandan havlayan köpek sesleri geliyordu. Gülay teyze ve Eylül abla, benim o havlayan köpeklerle kavga ettiğimi sandılar. Bunun neresi komik diyorsanız da düşünün. Birisi size pis ayak diyor ve siz ona gününü gösteriyorsunuz, ohooooo ben mama yerken onlar ne işlerle uğraştı!

Benim sıradan bir günüm böyledir, yemek yemek ve Eylül ablamlarla yürüyüşe çıkmak. Ancak akşam olup da Eylül ablamlar uyumaya gidince bizim için günün eğlenceli ve tehlikeli kısmı başlar. Başımızda Sakar ve Tontiş olmak üzere, evimizin yanına yabancıları ve kurt ve ayı gibi vahşi hayvanları yaklaştırmamak için çalışırız. Bu işte bu zamana kadar da başarılı olduğumuz söylenebilir. Çünkü biz köpeklerin dünyasında küçük köpekler çalışamaz diye bir kural yoktur.Bu yüzden biz Minimak’ı yanımıza alıp işbirliği yapıyoruz. Mesela Sakar bir yabancının gelip gelmediğini kontrol ediyor. Eğer gelen bir hırsız ise bendeniz Can hemen zıplayıp elindeki tabancayı kapıp, yerin altına gömüyorum. Minimak ise uyuma taklidi yapıyor, hırsız ona silahsız zarar verecekken Tontiş hemen geliyor ve hırlayarak hırsızı korkutuyor.

Hırsız yakalama operasyonunu anlattım. Şimdi ise Sakar, Tontiş ve Minimak’ın fiziksel özelliklerini anlatacağım. Sakar, iri ve güçlüdür göz rengi ise kahverengidir. Tontiş ise boz tüylü, kahverengi gözlü ve yanakları aşağı doğru sarkık bir köpektir. Boğazında diğer köpeklerle yaptığı kavgadan kalan büyük bir yara vardır. Minimak ise çok narin bir köpektir. Daha bir yavrudur ve göz rengi ise siyahtır. Belki;
-Can sen kendini tanıtmadın, diyebilirsiniz. Aşağıya bakarsanız sizin için çektirmiş olduğum yakışıklı mı yakışıklı fotoğrafımı görebilirsiniz.

Benden bugünlük bu kadar, hikayemi beğendiyseniz beğen tuşuna basıp kanalıma abone olabilirsiniz. Şaka şaka, benim bir kanalım yok. Ama benimle ilgili merak ettikleriniz varsa eğer Eylül ablama sorabilirsiniz.

Hoşça kalın…

(Visited 67 times, 1 visits today)