Yaklaşık 4,5 milyar yaşında olan dünyamız yüz binlerce uygarlığa ve tarihi eserlere ev sahipliği ettiği gibi sanata yani şu anki konumuz olan şiirlere de yaratacılarıyla beraber ev sahipliği etmiştir.Sizinde bildiğiniz gibi
her alanda yazılabilir nitelikte olan bu yazı türü Atilla İlhan’ında dediği gibi sadece kelime işi değildir.Ele aldıkları konularla beraber sayısız hayata seslenirler.Yaratıcıları olan şairler ise geçmişi veya farklı bir bakış açısı olduğundan dolayı bunları yazabilir.Binevi ilhamları gibidir şairlerin.Yazdıkları bu şiir ise dünya edebiyatında yer alır;yargıçları ise okuyuculardır.Lakin her okuyucunun kendine has bir yargılama özelliği olduğuda apaçık ortadadır.Çünkü aynı yazıyı okuyanlar birbirlerinden farklı yorumlar,düşünceler ortaya atarlar gözden kaçırılmayan bu farklılık ise okurların iç dünyasından ya da bakış açısından dolayı olabilir.
Konumuz olan Cahit Sıtkı Tarancı’dan “Memleket İsterim” adlı şiiri ise her ne kadar sade ve açık bir dille yazılmış olsada sakın ola ki değerli okuyucularım bu şiirin hepimize aynı tutkuyu,hissi tattıracağını sanmayın.
1940 yılında ülkemizin sarsıntılı bir dönem geçirdiği kanısıyla 1946 yılında edebiyatımıza Cahit Sıtkı Tarancı tarafından kazandırılmış “Memleket İsterim” adlı şiiri şöyledir;
Memleket İsterim
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
(videosu için—https://www.youtube.com/watch?v=M5sJcpp8B9Q)
Cahit Sıtkı Tarancı’nın vatanını sevdiği ortada peki bu şiir yazdıracak kadar neler olmuş olabilir o dönemde?
Açlık mı,siyaset mi yoksa iç savaş mı?Atatürk’ü kaybettikten sonra onun bize emanet ettiği ülkeye,devlete yani Türkiye Cumhuriyet’ine ne olmuş olabilir?
Şiirin ilk kıtasında dediğine göre gökyüzünün mavi,dalların yeşil,tarlaların sarı olmamasını söylemiş.Daha fabrikalaşmanın bile yayılmadığı bu dönemde bu nasıl mümkün olabilir?
-Binlerce insan her gün gitmiyor muydu tarlasına,bahçesine,ilgilenmiyorlar mıydı yoksa geçimlerini sağlamak için?
+Elbette,ilgileniyorlardı;biçiyorlardı;fidanlar,çiçekler,meyveler,sebzeler ekiyorlardı.
O zaman bu çevreyi ne kirletiyor olabilirdiki?
İkinci kıtası ise daha da üzüyor beni.Be insanoğlu sen ne diye dertlenirsin,hasrete kapılırsın ki sayenizde bir ülke ve milyonlarca insan için temiz bir sayfa yarattınız.Düşmanları savurdunuz,attınız ülkemizden.Üstelik bir de kardeş kavgası yapıyormuşsunuz.Bir insan hiç kardeşine kıyabilir be?Bırakın şu içinizde barındırğınız öfkeyi.Herkes sevsin birbirini,küsler barışsın insanlar daha da üzülmesin tıpkı Cahit Sıtkı Tarancı’nın istediği gibi.
Üçüncü kıtası ise hala yaşamakta olduğumuz bir konudur.Bilhassa birçok sosyal deney ise bunu kanıtlamaktadır.Şu fani hayatta insanların gözünü sevgi,neşe,şefkat değil de para boyamış.Kimse para varken insan kazanma niyetinde değil.Hatta insanlar insanların umrunda bile değil.Bu bencillik ise ayrımcılıkla sonuçlanmıştır.Zengin,fakir kimse açları umursamıyor,bir lokma ekmek dahi vermiyorlar onlara.Soğuklar da aç açına yatıyorlar sokaklarda,inşaatlarda.Keşke hiç birimiz olmasaydık böyle.
Dördüncü kıtası ise her türlü zorluklara rağmen zorunda olduğumuz yaşamayı seve seve yapsın.Kimse sevmemezlik etmesin bu dünyayı.Hem en kolay şey olan ölüm korkakların işidir.Sıkıntılarınız ötürü bir sıkıntınız olmasın,anı yaşayın,sevin bu dünyayı.
Öznellik esasen böyle demektedir Cahit Sıtkı Tarancı bu şiirinde.
Meraklısı için;
Memleket isterim şiiri ise Onur Akın tarafından sazı ve sesi ile bestelenmiş ve türkü haline getirilmiştir.Birde onun seninden dinleyelim bu şiiri;