Sanat, benim için hayat aynı zamanda bir yaşam stili. Bir sabah uyandım ve isteksiz bir şekilde piyanoma koştum. Notalar ezberimde değildi fakat istediğim her şarkıyı sanki parmaklarım bana fısıldıyordu. Gözlerim bir o tarafa bir bu tarafa resmen piyanoyu takip ediyordu. Piyano seslerini duyan ailem odama koştu ve gözlerini kocaman açıp beni izlediler. Gözlerinde şaşkınlıktan çok hayranlıkla izliyorlardı. Kendimi tutamadım ve piyanoyu bırakıp kemanıma koştum ve tam çalacakken camımdan bir çığlık sesi geldi fakat her saniye çoğalıyordu. Evet, ünlü olmuştum! Herkes posterlerim ile kapımın önünde beni bekliyorlardı. Aşağı inip hepsine sarılmak istiyordum fakat o kadar kişi arasından sağlam çıkabileceğime emin değildim. Onlara camdan bakmak ve onların beni görmek için can atması çok hoşuma gitmişti. İnternete girmeye karar verdim ve her yerde boy boy resmim vardı ve bir sürü hayran hesabı. Evet başarmıştım fakat nasıl? Kimseye anlatacak bir hikayem yoktu ve bu durum canımı çok sıkıyordu. Hiç çalışmadan bir insan nasıl bu kadar profesyonel olabilir ki? Ailem bunları takmamam gerektiğini söylese de canım sıkılıyordu fakat aynı zamanda tanınarak mutlu bir insan olmuştum.