Dört yaşından beri dans ediyordu ama hiçbir zaman kendi isteğiyle gitmemişti. Sekiz yıl olmuştu dansa başlayalı. Her zaman yüzmeye başlamak istemişti hatta dört yaşında denizde kendi kendine öğrendi yüzmeyi. Suyla oynamayı hep çok sevmişti. Ama annesi her zaman yüzmeye başlamasına karşı çıktı. Çünkü omuzlarının genişlemesinden, vücudunun üçgen haline, omuzların geniş belin ince görünmesi, gelmesini kısacası erkek gibi bir vücudumun olmasını istemiyordu. Sekiz yılın sonunda dansı bırakmıştı ve yüzmeye başlamıştı. Annesi yüzmeye başlamasına izin vermek zorunda kalmıştı. Çünkü annesi, babası ve kardeşi babasının işinden dolayısıyla başka şehre taşınmış, Güneş dedesi ve anneannesiyle yaşamak zorunda kalmıştı. Dedesi hiçbir zaman dansı spor olarak görmemiş ve Güneş´in boşuna dansa gittiğini savunmuştu. Güneş´i dansa getirip götürmeyeceğini söylemişti. Güneş bu sayede yüzmeye başlamıştı. Önce eve yakın olan yüzme kursuna başlamıştı. Fakat haftada iki gün olan antrenman Güneş´e yetmiyordu. Bir yıl orada yüzdükten sonra sınıf arkadaşının tavsiyesiyle başka bir kulübe geçti.
Yeni kulübünde yeteneğini fark eden iki yüzme antrenörü sayesinde performans grubunda yüzmeye başladı. Antrenörünü çok sevmişti, bütün antrenmanlarına gidiyor ve hepsinde elinden geleni yapıyordu. Güneş`in bu disiplinde olmasını sağlayan kişi eski dans hocasıydı. Güneş bu kulüpteki azmi ve çalışmasından dolayı Türkiye Şampiyonası barajını geçmeyi başarmıştı.
Çoğu yüzücünün 6-7 yıl yüzüp başaramadığını iki yılda başarmıştı. Güneş üçüncü yılında tam üç defa Türkiye Şampiyonasına gitmişti. Bu hızlı gelişimi ve başarısından dolayı A takımına geçmişti fakat bu takım Güneş`e hiç iyi gelmemişti. Yeni antrenörü hatta eski antrenörü bile doğru düzgün ilgilenmiyordu. Performansı gerilemişti neredeyse yüzmeden soğumuştu. O yılın sonunda ailesi de dönmüştü ama annesi ama annesi artık karşı çıkmıyordu yüzmesine. Takım değiştirdi. Yeni antrenörünü ve takımını sevmişti. Yeniden çok çalışmaya başlamıştı hatta eskisinden daha çok. Kasım`da gerçekleştirilecek milli takım seçmesi için tam beş buçuk ay çalışmıştı, çok acı çekmişti. Yarışta derecelerini inanılmaz şekilde geliştirmişti fakat tam otuz saliseyle milli takımı kaçırmıştı. Bu Güneş`i çok üzmüştü ama çalışmayı kesmedi aralık ayında peş peşe olan kulüpler arası yarışlarında yaşında üçüncülük, gençlerde dördüncülük ve açık yaşda altıncılık ödülünü almıştı. Dört ay geçtikten sonra bir gün okuldan çıkınca milli takıma seçildiğini öğrenmişti, göz yaşlarını tutamamıştı.
Yarışa gittiğinde çok mutluydu, ilk defa yurt dışına çıkmıştı. Yarışta yüzenlerin çok iyi olduğunu ve rekorların kırılamaz olduğunu fark etti. Ama kendi kendine ne kadar çalıştığını düşündü ve kıramaması için bir neden olmadığını fark etti. 100 metre kurbağalamayı sabah çok heyecan yaptığı için istediği gibi yüzememesi bu final yarışına daha çok konsantre olmasını sağladı. Final gelip çatmıştı yanında kendi milli takımından arkadaşı aynı zamanda da en büyük rakibi vardı. O da rekoru kırmak istiyordu. Yarışı yüzdüler ve Güneş skorboarda baktığında o kadar mutlu olmuştu ki göz yaşlarını tutamadı. Bu kadar iyi bir derece yüzeceğini beklemiyordu. Beş yıllık emeğinin ve çabasının karşılığını rekorla taçlandırmıştı.