Büyükşehir Sevenler Bürosu

 

Hala kararsız olduğum bir konu var ve bu yazının sonunda keskin bir karara varmış olacağımı düşünüyorum.

Hangi ülkeye giderseniz gidin, kime sorarsanız sorun, herkes aşıktır o ışık dolu kocaman başkente. Daha hoş yerler olabilir, evet, ama büyük şehir de büyük şehir! Herkes sadece o şehri görür ve orada yaşamak ister. Gerçekten ne özelliği var ki oranın? Bölgeye özgü bir ağaç türü mü? Buldum buldum! Yoksa iklime özel çiçekler ve Big Bang’den beri yıkılmayan tarihi yapıtlar mı? Yoksa sadece şehre özel pahalı kiralar ve ışıl ışıl ışıklar mı… Başka yerde olmayan nesi var bu şehrin? Trafik.

Bir ülkenin sadece bir Paris’ine değil, diğer bütün güzelliklerine sahip olmalıyız. “Ben de geçen yaz Fransa’yı gezdim işte The Seine’e falan gittik.” Çok duymuşsunuzdur bu cümleyi. Bir gün cesaretim olacak da diyeceğim ki “Siz Fransa’yı değil, Paris’i gezmişsiniz hanımefendi.” ama diyemiyorum işte. Büyükşehirlerin bize etkisi tam olarak da bu işte. Çok fazla avantajı olsa da insanların etrafa hava atmak için sadece bilindik yerleri gezip sadece bilindik yerleri bilmelerine ve orada yaşamlarına dayanamıyorum. Gidin Çeşme’de Antalya’da bir Rus’a, sorun Türkiye’deki illeri. Bir tanesi Karadeniz demez eminim. Büyükşehir psikolojisi böyle bir şey galiba. O şehirde yaşamak için yaşıyorsun ve daha sakin yerlerde kolaylıkla hiç trafiğe girmeden eve gidebilecekken eve metroda, ayakta durarak gitmeyi tercih ediyorsun.

Kabul ediyorum, belki bir Polatlı’da iş hayatı sürdürmek çok da kolay olmayabilir ama benim eleştirdiğim şey bir çeşit bir zorunluluk olmadan zevksiz bir zevk için buna katlanmayı kabul eden insanlar. New York’ta yaşamak için oraya taşınan insanlar olduğunu biliyor muydunuz? Nasıl bir bina sevdasıdır hala anlamış değilim. Yanlış anlaşılmak istemem, şehrin herhangi bir mimarisini kötülemiyorum ve oldukça da sevdiğim bir şehir, benim eleştirim orada yaşamak için yaşayanlara.

Genç bir ruhla genç kararlar veriyoruz. Hiç düşündünüz mü genç Samantha ne yapacak 95 yaşında, Jaipur’da? Hala genç hissedeceğini düşünüyorsa taşınsın tam da ortasına Jaipurun. Peki ya Samantha Jaipur’dan ev almayıp şöyle daha sakin bir şehirden ev alsaydı? Orada yaşamak zorunda değil, sadece o ev dursun orada. Samantha “En İşlek Ülkeler” dünya turunu tamamlayınca kalacak bir yeri olur en azından, 80 yaşında yaşar orada paşalar gibi.

Ben kararımı verdim, Trabzon’da yaşamak istiyorum.

(Visited 9 times, 1 visits today)