Büyüklere Mesajımız Var: Biz Robot Değiliz

Eğitim… Söylenmesi yalnızca saniyeler alan bir kelime ne kadar da çok anlam barındırıyor bünyesinde öyle değil mi? Geleceğin temelerinin atılması ise tüm bunların içinde insanların aklına ilk geleni. Peki okullarda, yüzyıllardır neredeyse hiç değişime uğramamış bir sistem içinde 7-18 yaş aralığındaki çocuklara verildiği iddia edilen ve bizlere gelecekten söz eden bir eğitim ne kadar inandırıcı? Peki ya buna gerçekten eğitim denebilir mi?

Günümüzde birçok insanın da dile getirdiği gibi insanları aynılaştıran farklılıkların kusur olarak görüldüğü, matematik ve benzeri sayısal içerikli derslerin yüceltilip, müzik, resim, dans, spor ve benzeri beceri ve yetenek temelli etkinliklerinse yerildiği bir sistemin içinde yetişiyoruz. Daha da kötüsü bu sistemi ve bize empoze ettikleri zehri eğitim olarak adlandırıp susuyoruz. Belki de susmak zorunda bırakılıyoruz. Oysaki bu yapılanların eğitimle uzaktan yakından bir alakasının olmayışının yanı sıra, insanları fabrika ürünü, birbirinin aynı robotlara çevirmeye çalışmaktan başka bir şey değil.

Eğitim sistemi adını verdiğiniz, çoktan seçmeli sorularla bilgi ölçümü yaptığına inanan, bir de üstüne üstlük herkesten aynı cevabı vermesini bekleyen bir sistemin ellerine bırakmışsınız geleceğinizi. Oysaki hayatın üç dört ya da beş şıktan ibaret olmadığını ve sorunlar karşısında birbirinden farklı her bireyin farklı çözümlere farklı şıklara saptığını daha çok küçük yaşlarda görüyoruz hepimiz. Peki nerede bizi hayatın gerçeklerine hazırlayacak olan eğitim kavramı?

Farklı bakış açılarına ve seçeneklere kapalı olan bu sistem birbirlerinden apayrı anlayış becerilerine, görüşlere, ilgi alanlarına ve kişiliğe sahip olan 20-30 öğrencinin önünde tek bir öğretmenin, aynı şeyleri, yalnızca belli bir sayıda öğrencinin anlama şekline hitap eden yöntemlerle öğretip bir de üzerine aynı alanlarda, aynı seviyede başarıyı göstermelerini amaçlıyor. Bu amaç doğrultusunda gerçekleşen başarısızlığın sorumlusu ise çocuk olarak görülüyor. O çocuğun da başarılı olduğu alanların var olması ise belli başlı önemli görülen dersindeki başarısızlığının yanında hiçbir şey ifade etmiyor. Elbette bu derslerin önemsiz olduğunu söylemiyorum. Lakin hiçbiri müzik, resim ya da spordan daha önemli değil.

“Aslında herkes bir dahidir… Ama siz kalkıp bir balığı ağaca çıkma yeteneğine göre yargılarsanız, balık tüm ömrünü bir aptal olduğuna inanarak geçirecektir.” demiş Albert Einstein. Peki siz neden hala balığı ağaca tırmanmaya hatta onun da ötesinde bundan sonraki hayatını orada ağacın tepesinde geçirmeye zorluyorsunuz? Bizler robot değil insanız. Farklılıklarımızla varız.

(Visited 163 times, 1 visits today)