İnsanlık tarihi boyunca, insanlar arasında hep sınıflandırılmalar olmuş, statü, fiziksel özellikler vb. şeylere göre ayırılmıştır. Bu ayırımlara göre muamele görmüşlerdir. Bu sınıflandırmaların en yaygın olanı iyilik ve kötülüktür. İyilik ve Kötülük kavramlarının tanımı herkese göre değişir. O yüzden “ iyi insan “ veya “ kötü insan “ kavramları da kişiden kişiye değişebilecek bir durum olsa da her kişinin kafasında genel bir görüş vardır. Peki kötü veya iyi olmak doğuştan gelen bir şey mi? Uzmanlara göre, doğuştan getirdiğimiz mizaç karakterimizin neredeyse %50’sini oluşturuyor. Peki bu, “doğuştan iyiyiz” ya da “doğuştan kötüyüz” demek için yeterli mi?
Yapılan araştırmalara göre insan erken yaşlardan itibaren, sadece insanda var olan muhakeme ve analiz becerileriyle “tehdit” ve “tehlike” kavramlarına sağlıklı anlamlar yüklenmez ise, o zaman farklılık karşısında insan korkmaya devam ediyor. bu durumda insan içgüdüsel olarak 3 şekilde tepki veriyor: Kaç (dışla), Savaş (cezalandır),Don (yokmuş gibi davran) evet bunlar içgüdüsel olarak verdiğimiz tepkilerimiz olsa da bu “ doğuştan kötüyüz” tanımını doğrulamıyor. Geriye kalan %50lik kısmı yetiştirilme tarzı, bilerek veya bilmeyerek yapılan yüklemeler… Aslında dünyaya belirli içgüdüsel şeylerle gelerek, eğitimimizle, öğrendiğimiz şeylerle nasıl bir insan olacağımız şekilleniyor.
Bu durumda insan doğuştan saf kötü veya iyi olur dememiz diğer faktörlerin etkisi yok sayılamayacağından dolayı tek sebep bu diyemeyiz. İnsan belrili duygularla doğar ancak hangisinin ağır basacağına hayatı, eğitimi karar verir. Bu durumu özetleyen Victor Hugo’ nun bir sözü vardır. “Tanrı, hiçbir çocuğu kötü olsun diye yaratmaz! Onu kötü yapan, kötü eğitimdir; kötü anne-baba, kötü çevre, kötü yönetim balçık gibidir, zavallı yavruları da çekip yutar.”
Sonuç olarak kimse saf kötü veya iyi olarak doğmaz. Buna kişinin kendisi ve çevresi karar verir. Önemli olan ise hangi yolu tercih ettiğimizdir. İnsanın bu kararı vermesi onun ömrü boyunca iyi veya kötü olacağı anlamına gelmezse bile her insan, herkes gibi yaptıklarının sonucuyla yaşar kötülük yapan, kötülük bulur. İyilik yapan ise karşılığını alır. Her kararımız gibi bize etkileyen bu büyük tercih yine bizim yararımıza veya zararımıza olarak sonuçlanır. “ Hiç kimse, kendi isteğiyle kötü değildir” diyen Sokrates’in aksine insan istediği zaman iyi veya kötüyü seçebilme yetkisine sahiptir.