Cumhuriyet, günümüzdeki en mantıklı devlet tipidir. Halkın kararıyla biri seçilir, biri gider. Her şeyin bir bakanı vardır. Başkan asla tek başına karar vermez, mutlaka halkına danışır. Siz bugün bir ülke kuracak olsanız nasıl kurardınız? Krallıklar, hilafetler, saltanatlar. Bana soracak olsanız ben Cumhuriyet derim. Birçok insanın da tercihi budur. Biz bunları bugüne bakarak düşünüyoruz değil mi? İşte bir lider bu fikri tam 100 yıl önce düşünmüş ve uygulamıştır. Bu lider öylesine zekidir ki halkının mutluluğunu, özgürlüğünü düşünür, onların fikriyle ve düşünceleriyle hareket eder. Peki, bu lider kimdir? Mustafa Kemal Atatürk. Atatürk 624 yıllık bir bataklığın içinde olan bir ülkeyi bataklıktan çıkarıp modern hale getiren liderdir. Atatürk 100 yıl önce bugün Türkiye Cumhuriyetini kurdu. Henüz soyadı kanunu çıkmadığı için ona Mustafa Kemal diyerek anlatmaya devam edeceğim. Hatta daha da eskiye gidip ona Mustafa diyelim.
Çocukluk ve gençlik (1881-1904)
Mustafa 1881’de Selanik’te daha önce üç çocuğunu toprağa veren bir anne babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Annesinin adı Zübeyde, Babasının adı ise Ali Rıza’dır. Mustafa ve ailesi orta halli bir yaşam geçirmektedir. Mustafa’nın annesi Zübeyde Hanım daha önce üç çocuğunu kaybettiğinden dolayı oğlunu bütün tehlikelerden korumak istemiştir. Bundan ötürü mahalle mektebinde okumasını istemiştir. Okula burada başlamıştır. Ayrılmasının sebebi ise şöyledir. Bir gün Mustafa ve arkadaşları sınıfta oyun oynarken can dostu Salih düşerek hocanın eşyasını kırmıştır. Mustafa suçu üstlenmiş ve hocası tarafından falakaya yatırılmıştır. Bu olayı ailesine anlattıktan sonra okul değiştirmiştir. Babasının ölümü ile onun vasiyeti ile asker olmaya karar vermiştir. Harp okuluna başlamıştır. Annesi Ragıp Efendi ile evlendiği için araları bozulmuştur. Fakat daha sonra uzun bir süre görüşemediklerinden ötürü barışmışlardır. Askeri okulda Kemal ismini almıştır. Daha da sonra 1896’da Manastır Askeri İdadisine kaydoldu. 1896-1899 arasında eğitim gördüğü Manastır Askerî İdadisinde tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey (Bilge), Mustafa Kemal’in tarihe olan merakını güçlendirdi. Kasım 1898’de Manastır Askeri İdadisinden sınıf ikincisi olarak mezun oldu. 13 Mart 1899’da İstanbul’da Mekteb-i Harbiye-i Şahaneye (Harp Okulu) girdi. Harbiye’ye girdikten iki ay sonra sınıf çavuşu oldu. Birinci sınıfı 27., ikinci sınıfı 11., üçüncü sınıfı 549 kişi arasından piyade sınıf sekizincisi (1317 – P.8) olarak bitirdi ve 10 Şubat 1902’de piyade mülazım (bugünkü ismiyle Teğmen) rütbesiyle kurmay subayların yetiştirildiği Harp Akademisine girmeye hak kazandı. 11 Ocak 1905’te kurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu.