Yaşadığımız dönemde kadın ve erkek ayrımı ve eşitsizliği göze çarpan bir problemdir. Ayrıca bu problem, oluşturduğumuz kültürümüzde de görünürde olmaktadır. Günlük hayatımızda bile bu tarz ayrımlarla karşılaşırız. Asırlardır insanların yaşadığı bu ayrım neden bir türlü düzelmiyor? Veyahut neden geliştiremiyoruz?
Aslında kültürümüze baktığımızda bunun sebebini açık bir şekilde görebiliriz: toplumumuzda kadınlara farklı, erkelere farklı muamele yapılıyor. Ne var ki sonrasında ise eşit olmaları bekleniyor. Bu tarz bir baskının altında ve yetiştirilme şekilde eşitlikten bahsetmemiz söz konusu dahi olamaz.
Aileler; kadınları okumaya, kendilerini geliştirmeye teşvik etmeleri gereken yerde onları baskılıyor, onların hizmet etmek gibi kadını tekdüzeleştiren ve potansiyelini harcayan durumlara koyuyor. Öte yandan erkek yüceleştiriliyor, şımartılıyor ve ailenin direği -göz bebeği- haline geliyor. Bunun gibi bir ortamda büyüyen çocuklar da eşitlik konusunda sığ ve yetersiz kalıyor. Bu yolda oturmuş bir kültür ile beraber haklarını aramaktan çekinen kadınlar bu baskıya hayatları boyunca maruz kalıyorlar. Üstüne üstelik bu konuda yargılanıyorlar.
Hayatı boyunca ev hanımı olmayı, evinde yemek yapmayı öğrenmiş bir kadın araba kullanmaya kalkınca tabii ki de bunu başaramıyor (başaranların da sayısı çoktur elbet) ve modern hayata atılamıyor. Diğer tarafta ise hayatında yemek yapmaya yeltenmemiş; çocuğa değil göz kulak olmayı, çocuk yüzüne bakmamış erkekler bu konuda başarısız olunca aynı şekilde başarısızlıkları üzerine tenkit ediliyor.
Bütün bunların sebebi kadınların araba kullanmayı bilmemesi veya yemek yapmak konusunda çok başarılı olması değil. Bu kalıplaşmış düşüncelerin sebebi toplum ve toplumun bu ayrımıdır. Oysa fırsat verilirse kadınlar da bir eylemde en az erkekler kadar başarılı olabilir. Ya da aynı durumda erkekler de kadının yaptığında, örneğin el işinde belki de bir kadından daha başarılı olabilir. Erkekler daha iyi yemek yapabilir, kadınlar daha iyi araba kullanabilirler. Modern dünyada birçok başarılı erkek aşçı ve başarılı şoför kadınlar da var. Einstein’ın en ünlü sözlerinden biri olan “Aslında herkes dahidir. Ama siz kalkıp balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız tüm hayatını aptal olduğunu düşünerek geçirecektir” cümlesinde de gördüğümüz gibi kadınları veya erkekleri toplumun baskılayıp dayattığı doğrular üzerine yargılarsanız asla gelişemez ve bu konuda ilerleyemezler. Cinsiyet üzerine olan bu ayrımı önlemek için evdeki bazı durumların değişmesi gerekmektedir. Çocuklar anne ve babalarının davranışlarını kopyalar. Biz çocuklarımızı, geleceğimizi her şeyi yapabilecek şekilde destekleyip buna uygun şekilde yetiştirmeliyiz ki bu ayrım ve eşitsizlik ortadan kalksın. Toplumda tamamen değiştirmek istediğimiz bu durum için öncelikle ailelerden başlamalıyız. Kadınlarımız güzel araba kullanacaklarına inansın. Erkekler çok iyi evlatlar yetiştirebileceklerine.
Toplumca bir an önce bilinçlenmeli ve bu hususta devrim yapmalıyız. Eğer toplumsal baskı ve bu düzen devam ederse eşitsizlik, cinsiyet ayrımı baki kalacaktır ve çizgisini bozmadan devam edecektir.