İnsanlar her ne kadar kendilerini masum veya saf temiz olarak görse de bu sadece içlerindeki şeytanın, gözlerinin üzerine çektiği siyah bir perdedir. Sokaktan geçen insanlara ”Başka ülkelerin kaderini etkileyebilecek bir konumda olsanız iç işlerine karışır mıydınız?” derseniz size verecekleri cevap tabii ki ”Hayır!” olacaktır. Peki size soruyorum buna kim inanır?
Yaşadığımız dönemde, güçlü ülkelerde devletin başındaki adamlara bakın. Hangisi masum bir politika izliyor? Sadece devlet başkanlarını kastettiğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Kimi insanlar var ki para denilen somut gücün kölesi olup vatandaşı olduğu, nimetlerinden yararlandığı ülkeye bile türlü oyunlar oynayabiliyor. Kendi ülkesini geçtim, güçlü ülkeleri bile hilelerle nakavt edebiliyorlar. Yaptıklarından pişmanlık duymayıp aksine diğer masum insanları, içinde bulunduğu kara deliğe çekmesi de cabası… Bu şahsiyetler dışında üniversite diplomaları (!) ile devletin başına geçen insanların cahil cesaretine hayranım doğrusu. Bir gün kölesi oldukları ülke hakkında çok güzel ve göğüs kabartan sözler söylerken başka bir gün o ülke hakkında atıp tutuyorlar. Bu atıp tuttukları ülke ise bizim insanımızı aratmıyor… Başka ülkelerin iç işlerine karışmayı geçip artık geleceklerine de yön veriyorlar. Hatta kafalarına göre başkent atamaları sizi şaşırtır mı bilmem ama beni hiç şaşıtrmaz. Çünkü geçmişe dair araştırma yaptığımızda sicillerinin ne kadar da kabarık olduğunu görüyoruz. Sırttan bıçaklamak bu ülkeler için her ne kadar alışılmış bir eylem olsa da bu durumun sonuçlarını gören insanlar bir süre uyanıyor fakat artık iş işten geçiyor maalesef.
Gel gelelim bizim asıl konumuz olan ”İç işlere karışma” mevzusuna. Bana sorarsanız her ne kadar karışmam demek istesem de ben de karışırım. Ne demişler ”Küçük balık küçük balığı yer.” Hayat denen kısa süreçte ayakta kalmak istiyorsanız ya uyum sağlayacaksınız ya da gün geçtikçe daha da kötü bir hale bürünen insanlık tarafından ezileceksiniz. Yaşadığımız döneme baktığımızda ayakta kalan ülkelerin ekonomik ve siyasi politikasının özetidir başka devletlerin işlerine dahil olmak. Tehdit olarak gördükleri ülkeleri müttefik olarak gösterip gizlice o ülkenin düşmanlarıyla da müttefik olurlar. İki ülkeyi birbirine düşürüp o ülkeleri kendine muhtaç hale getirmek her ne kadar kulağa mantıklı gelse de orada ölen milyonlarca insanın, ülkenin başındaki insanların bitmek bilmeyen hırslarına kurban gitmesi gerçekten çok acı…
Sonuç olarak şöyle bir kanıya vardığınızı umuyorum ”Büyük balık küçük balığı yer ve büyük balık olmak istersek duygularımızı ve vicdanımızı bir kenara bırakmalıyız.” Hayat bir oyunsa maalesef hepimiz kaybettik arkadaşlar, maalesef…