Günlerden Perşembeydi. Mehmet, arkadaşlarıyla futbol oynamak için dışarı çıkmıştı. Mehmet’in arkadaşları futbol oynamak için sahaya çoktan gelmişti. Mehmet sahaya girdiğinde arkadaşlarının üzgün olduğunu gördü ve arkadaşları aralarında fısır fısır birbirlerine bir şeyler anlattığını gördü. Arkadaşları Mehmet´in geldiğini görünce “bunu biz Mehmet´e nasıl söyleyeceğiz” demişler. Mehmet, arkadaşlarına “hadi gelin futbol oynayalım” demiş. Ama Mehmet topunu bulamayınca “benim topumu gördünüz mü?” diye sormuş. Arkadaşları topun patladığını söylemeye çekinmişler ve görmediklerini söylemişler.
Mehmet uzun bir süre sahanın etrafında topunu aramış ama bulamamış. Mehmet kaybolan topunu bulamadığı için o kadar üzülmüş ki, arkadaşları topa ne olduğunu artık söylemek zorunda kalmışlar. Mehmet’in arkadaşı çok üzgün bir surat ifadesiyle “senin topunu yanlışlıkla biz patlattık” demiş ve Mehmet topunun patladığına o kadar çok üzülmüş ki. Çünkü o top Mehmet´e rahmetli dedesinin doğum günü hediyesiydi. Mehmet arkadaşlarına “o top benim için çok değerliydi, bunu benden nasıl gizlediniz” diyerek üzgün bir halde evinin yolunu tutmuş.
Ertesi gün olduğunda Mehmet sahanın etrafında üzgün bir şekilde gezerken, arkadaşlarının elinde dedesinin ona aldığı topa benzeyen bir top görmüş. Arkadaşları bir top alıp, üstüne patlayan topun aynı desenini çizmişler ve Mehmet’ten özür dileyerek topu vermişler ve Mehmet arkadaşlarının bu davranışına çok sevinerek geç saatlere kadar futbol oynamışlar. Daha sonra da Mehmet ve arkadaşları mutlu bir şekilde evlerine dağılmışlar.