Merhaba! Ben Ecrin. Benim bir kardeşim var. Adı da Mert . Bir gün dayımdan bize dünyanın en güzel çikolataları ve şekerleri gelmişti. O çikolatalardan ve şekerlerden öyle çok yemiştik ki annem o çikolataları ve şekerleri saklamak zorunda kaldı. Annem ve babam evden çıktı . Biz de hemen çikolata ve şekerleri aramaya koyulduk. Annemin koyabileceği her yere bakmıştık . Ama yoktu…
Sonra aklıma annemizin asla girmemize izin vermediği gizli odada olduğunu düşündük. Zaten girsek de hemen bizi affedeceğini biliyorduk. Bu yüzden içimiz rahattı. O odada babama ait olan bir kutu vardı. Onun içine baktık . Ve evet! Oradalardı. Kardeşim ve ben çikolataları yemeye koyulduk . Ve kutuda bir dosya vardı. Dosya da Çocuk Esirgeme Kurumunun evlatlık belgeleri vardı. Tam o sırada annem geldi. Yavaş bir ses tonuyla ’Çıkın’ dedi . Ben de odama gidip evlatlık ne demek diye Google’da arattım ve çok şaşırdım. Çünkü evlatlık demek Çocuk Esirgeme Kurumundan alınan aynı karında doğmayan kişi demekti. Babam odama geldi, dedi ki:
“Kardeşin evlatlık, ama bunu ona bir mektupla anlat” dedi ve gitti. Ben de hemen ona yazdım. Ve babama kardeşimin nerede olduğunu sordum. O da annemle yürüyüşe gittiklerini söyledi. Bu akşam yemeğinde çok eğelenmiştik. Hiç olmadığı kadar gülmüştük. Ve babam bana gözüyle işaret etti. Ben kardeşime mektubu vermeye gittiğim zaman o da bana bir kağıt parçası uzatmıştı.
Meğerse ben de evlatlıkmışım! Çok mutlu olmuştum. Hatta kardeşimle bağlarımız çok güçlenmişti. Zaten ben ve kardeşim de annemler bizi almadan önceki anılarımızı hatırlamaya başlamıştık. Ben kendi ailemi öz ailem gibi seviyordum. Ve bir tane daha evlatlık çocuk almaya karar verdik. Ama bu sefer çocuğa evlatlık olduğunu söyleyecektik. O kadar mutlu bir aile olmuştuk ki herkes bizi kıskanmıştı. Okuldaki arkadaşım dahil… Çünkü daha önce kimse bu kadar mutlu bir aile olmamıştı.