Selamlar herkese. Geçen bloğumda sizlere bir hikaye anlatmıştım. Bu bloğumda da bir hikaye anlatacağım. Umarım beğenirsiniz. Lafı fazla uzatmadan hadi başlayalım!
Sabah sıcak güneşin yüzüme vurmasıyla uyandım. Hava her zamanki gibi nemli ve sıcaktı. Annemler daha uyanmamışlardı. Saat dokuza geliyordu. Evet o sabah biraz erken kalmıştım ve daha kimse uyanmamıştı. Üstümü giymek için kalktığımda perdelerimin arkasında kabarık bir karaltı fark ettim. Hemen perdeleri açtım ama hiçbir şey yoktu. Kendi kendime ”Uyku sersemliğinden hayal gördüm herhalde.” dedim ve üstümü giymeye koyuldum. Saate baktım çoktan dokuz buçuk olmuştu bile! Zaman ne de çabuk geçmişti. Daha sonra bilgisayarımı açtım ve arka planım olarak değiştirdiğim ders programıma baktım. Saat onda dersim vardı. Ve saat ona beş vardı! Hangi ara saat buçuktan elli beş geçe olduğunu anlamamıştım ama derse az kaldığı için çok dikkat etmedim.
Saat ikiyi kırk geçe derslerim bitmişti. Ve doğrusunu söylemek gerekirse hem sıkılmış,hem de bunalmıştım. Ve sonra o karartıyı tekrar gördüm ve bir vikleme sesi duydum. Korkmuştum ama cesaretimi toplayıp perdeleri araladım. Ve orada beyaz tatlı bir baykuş,gagasında bir mektupla camı tıklatıyordu. Merakla camı açtım. Açtığımda da baykuş içeri girdi,mektubu elime attı,odamda bir tur turlayıp camdan uçup gitti. Elimdeki mektupta kırmızı bir mühür ve üstünde bir arma vardı. Armanın üstünde bir aslan,yılan,kartal ve bir bal porsuğu vardı. Birde armanın ortasında büyük bir ”H” harfi vardı. Mektuba bakarak salona gittim. Annem daha odaya adım attığım anda elimden mektubu kaptı ve yırttı. Ayrıca beni odama gönderdi. Ne olduğunu anlamamıştım. Kafamda bir sürü soru vardı. ”Bir baykuşun sabah vakti penceremde ne işi vardı? O mektup da neyin nesiydi? Tam bakmadım ama bu gerçekten de bana özel bir Hogwarts Kabul Mektubu olabilir miydi?” gibi daha birçok soru beynimi kurcalıyordu. Akşama kadar odamdan çıkmadım. Uykum gelince de yatıp uyudum.
Ertesi gün daha fazla mektup geldi. Ve daha çok,ve daha çok… Annem sonunda pes etti. Beni ve babamı yanıma çağırdı. Ortam çok gergindi. Ama ben kendime güvenerek neden 5 gündür baykuşların evimize geldiklerini sordum. Ve annem kırgın bir sesle söze başladı. ”Defne aslında sana son bir yıldır mektup geliyor. Nedenini söylemek zorunda kalmamızdan korkuyordum. Konu şu ki baban bir büyücü ve sende öylesin. Sadece o okula gitmeni istemedim. Normal bir insan gibi yaşamanı istedim ama olmadı.” dedi. Şok olmuştum. Bunca yıldır bunu benden sakladıklarına inanamıyordum! gerçekte bir büyücüydüm ha? Vay be. O zaman artık Hogwarts’a gitme vaktim gelmişti. Bir Eylül’ü dört gözle bekliyorum!
Umarım yazdığım hikayeyi beğenmişsinizdir. Bir daha ki yazımda görüşmek üzere, Hoşça kalın!