Bulut Şehri

Bir gün güzel bir sabah, kendimi gökyüzünde bulmuştum. Normal birisi gibi “Neredeyim ben?” diye sordum. Etrafıma baktığımda, bolca bulut gördüm ve anladım ki ben bir buluttum. O anda bir bulut yanıma doğru yaklaşıp “Bulut Şehrine hoş geldin.” dedi. Ben de, “Hoş bulduk.” dedim.

Bulut beni tutup Bulut Şehri’ne götürdü. Şehre vardığımızda, pamuktan yapılmış evler, marketler ve restoranlar gördüm. Bulut, “Şehir arasındaki gizli bir efsaneyi öğrenmek ister misin?” diye sordu. Ben de merakla “Evet.” dedim.

Bulut, “Ama sana vereceğim görevi yaparsan…” dedi. Ben de, “Tamamdır, görev ne?” dedim.

Bulut, “Öncelikle bu güzel şehri gezmeni istiyorum.” dedi. Ben de “Sence nereden başlamalıyım?” diye sordum.

Bulut, “Pamuklar Sokak’tan başlayabilirsin.” dedi.

Hemen oraya gittim ve burada pamuk şekerci ve pamuk parkı vardı. Biraz pamuk şeker yedikten sonra, bulut heykelini görmek için yola koyuldum. Orada, fotoğraf çekilmek için mankenler vardı. Onlarla fotoğraf çektikten sonra, tekrar bulutun yanına gittim.

Buluta “Gezebileceğim her yeri gezdim, bu şehir çok güzel.” dedim.

Bulut, “O zaman efsaneyi anlatıyorum.” dedi. “Duyduğuma göre, bundan 1000 yıl önce burada büyük ve gizemli bir orman varmış. Bu ormanda, bulut devleri yaşarmış. Bu devler, bulutların en büyük düşmanıymış. Ama neyse ki bulut büyücüsü, bu ormanı sonsuza dek kırılmayan ve ormanı göstermeyen bir duvarla kapatmış. O günden sonra, orman bir daha asla bulunamamış.”

(Visited 1 times, 1 visits today)