Bir yaz günüydü. Spor koçları, çocuklara haftaya bir kampa gideceklerini haber verdi. Ben ve en yakın arkadaşım Ege, bu haberi duyunca çok heyecanlandık. O gece sanırım ikimiz de heyecandan uyuyamamıştık. Tüm akşam tatilimizi planlıyorduk.
Seyahat günü geldiğinde tüm takım valizlerimizi alıp otobüsün kalkacağı yerde buluştuk. Herkes otobüste kendine güzel bir koltuk kaptı. Macera dolu yolculuğumuz başlıyordu.
Kamp yerine ulaştığımızda koç biraz dinlenebileceğimizi söyledi. Sonrasında yorucu bir antrenman yaptık ve akşam herkes yorgunluktan erkenden uyudu. Ben ve arkadaşım Eren aynı odada kalıyorduk. Gece, Ege’nin sayıkladığını duydum. Kalkıp baktığımda, Ege’nin çok ateşi vardı ve terliyordu. Hemen gidip onun için koçtan ilaç istedim, koç da benimle birlikte geldi. O gece onu uyumadan bekledim. Sabah uyandığında bana teşekkür etti ama zaten arkadaşlık bunu gerektirirdi.
Tüm gün antrenman yaptık ve biraz yorgunduk. Yemekten sonra hava almak için tüm takım sahile indik. Hafif hafif hava kararmıştı. Herkes komik birer anısını anlattı, bazı arkadaşlar erkenden odasına çıktı. Ben ve Ege sahilde kalmıştık. Bir önceki gün için bana tekrar teşekkür etti. Birlikte uzun süre sohbet ettik. Sonra hava iyice karardı ve yorgunluktan sahilde uzandık. Gökyüzü simsiyah, yıldızlar ise çok parlaktı.
O an düşündüm ki eğer bir bulut olsaydım, çok uzaklara yol almak hatta dünyayı dolaşmak isterdim. Sanırım bunu düşünürken dalıp gitmiş olacağım. Bir an Ege’nin sesini duydum, bana bağırıyordu: “Buharlaşı…” ve dahasını duymadım. Sadece biliyordum ki dünya bir bulut olarak çok güzel hissettiriyordu.