Gerçekleşmesini çok istediğimiz, başarmayı çokça arzuladığımız bir şeyi elde etmek ya da olmasının hiç istemediğimiz bir olayın gerçekleşmemesini istediğimizde her olasılığı hesaba katarız ve hiçbir konuda risk almak istemeyiz, aksine her şey garanti altında olsun isteriz. Bu ilk bakışta gayet normal bir davranış gibi gözükür fakat bazen bu konuda fazla titiz ve takıntılı olunabiliyor ve batıl inançları da bu fazda görüyoruz genellikle.
Batıl inançlar esasında takıntılardır. Kara kediyi uğursuzlukla bağdaştırmak ya da merdivenin altından geçmemek bu takıntının en bilinen ve zaman zaman karşımıza çıkan örnekleridir. Bu takıntılara sahip insanlar için hayatın pek de kolay olmadığını söylemek zor değil fakat batıl inançların olumlu yönleri de gözardı edilemez.
Yapılan bir araştırmaya göre batıl inançlar her zaman insanlara zarar vermeyebiliyor veya illa ki batıl inanç sahibi kişiyi paranoyak yapmayabiliyor. Birçok kişi batıl inançları, hayatlarının önemli anlarında gerçekleştirdikleri bir “ritüel” haline getiriyor ve bunları yapmak zorundalarmış gibi hissediyorlar. Önemli bir iş görüşmesine uğurlu eşyalarıyla gitmek, bir sınavdan önce dışarda birkaç tur atmak gibi ritüelleri yapınca bu insanlar yerine getirdikleri ritüellerden güç alarak daha çok güvenebiliyorlar kendilerine. Ayrıca bu insanlar bir noktadan sonra neye inandıklarını değil ,inandıkları şeylerin etkilerinin iyi olup olmadığına bakıyorlar ve kötü olması halinde bu takıntıdan vazgeçme eğilimi de taşıyorlar fakat iyiyse bu onlar için takıntı değil normal bir davranış olma derecesine geliyor. William James bu konuda “İnançlar doğru oldukları için işe yaramazlar, işe yaradıkları için doğrudurlar” diyor konuyu özetlercesine. İşte bu noktada batıl inançların yavaş yavaş sağlıksız bir hal alıyor.
Bazı batıl inançlar kısa vadede rahatlatıcı gibi görünseler de uzun vadede kalıcı paranoya ve obsesif bozukluğa yol açabiliyor malesef. Çünkü bu takıntıların sayısı günden güne artıyor ve takıntılar giderek daha önüne geçilemez ve daha absürt bir hal alıyor. Örnek vermek gerekirse, sınavdan önce dışarıda birkaç tur atma alışkanlığı olan bir öğrenci bu alışkanlığı takıntıya dönüştürürken tur atma sayısına, turu nerede atacağına, turu atarken spesifik olarak ne dinleyeceğine ve bu turu sınavdan kaç dakika önce yapması gerektiğine kadar kafasında kararlaştırabilir ve bu kararlarında oluşacak en ufak bir sapmanın bile kendisini uçuruma sürükleyeceğine inanabilir. Bu tabii ki uç bir örnek, belki de pek inandırı gelmedi ama bu tarz durumları yaşamak zorunda olan birçok kişi var. Ve içeriği bu şekilde olan batıl inançlarının syısı artan bir kişi, doğal olarak bu inançlarını karşılamakta zorlanacak ve ister istemez moralini bozacaktır ve önemli bir olay öncesi bu olayın kötü geçeceğine dair inanılmaz bir önyargısı oluşacaktır.
Yani demem o ki batıl inançlar bir noktada yararlıymış gibi gözükse de ve rahatlatıcı bir etkisi olabileceği savunulsa da uzun vadedeki sayısız zararları ve insanın içine attığı tereddüt, güvensizlik ve endişe tohumlarının günden güne yeşermesiyle insanı anksiyete ve paranoya gibi birçok psikolojik rahasızlık ile saracaktır. Rahatlamak için batıl inançlar dışında yapılabilecek birçok şey var. Hem “Ya uğurlu kolyemi takmayı unutursam?” ya da “Ya ayın on üçünde önemli bir sınavım olursa?” gibi endişeleriniz de olmaz, hem de ilerde sizi yoracak sorunları şimdiden önlemiş olursunuz.