Bu Okuldan Hiç Ayrılmam

Bir okulum olsaydı, içini öyle bir şekilde düzenlerdim ki içinden hiç çıkmak istemeyeceksiniz. Nasıl anlatsam bilemiyorum ama, bir yerden başlamak gerek. Öncelikle sınıflar; sınıfların rahat olması için, masa yerine sehpa, sandalye yerine koltuk koyardım. Teknoloji önemli, o yüzden telefonları, tabletleri, bilgisayarları okula getirmeyi teşvik ederdim. Çünkü deftere yazmak yerine elektronik aletler kullanmak daha güzel olurdu.

Kıyafetler konusunda serbestlik olurdu, öğrenciler ne giymek istiyorlarsa onu giyerlerdi. Derslerle teneffüsler eşit süreli olurdu; mesela bir ders 20 dakika ise teneffüs de 20 dakika olurdu. Bahçe rengarenk, adeta bir lunapark gibi olurdu, hatta küçük bir dönme dolap bile olurdu. Kafeteryada her türlü yiyecek bulunurdu, abur cubur da dahil.

Yılda sadece iki sınav olurdu, biri ilk dönemde diğeri ikinci dönemde. Okul saat 10.10’da başlar, 17.15’te biterdi. Öğle yemeklerinde öğrencilere ne yemek istedikleri sorulur, ona göre yemek verilirdi. Her öğrenci günde yaklaşık 1 saat elektronik aletlerine bakabilirlerdi. El işleri dersi de olurdu, çünkü öğrencilerin rahatlaması ve derslere iyi odaklanabilmesi için önemlidir. Keşke böyle bir okul olsa, ben de içinden hiç çıkmak istemezdim.

(Visited 9 times, 1 visits today)