Bir Pazar günü Mıstık adlı bir çocuk ailesi ile kumsala gitmiş. Denize girmiş ve bazı yunuslarla karşılaşmış. Yunuslarla sohbet etmiş ve denizden çıkıp kumsala geri dönmüş. Kumsalda Mıstık’ı gıcık eden çocuklar varmış, onlardan biri Tıstıs’mış. Ona tuzak yapmak için kumu kazmış. Tıstıs Mıstık’ı yakalamaya çalışırken kumun içine düşmüş. Mıstık da düşmüş. Orada sandık bulmuşlar ve açmışlar. İçinde bir soda şişesi ve bir tane de define bulmuşlar. Defineyi çekiştirmişler. Mıstık alıp hemen “Bu defineyi ikimiz bulduk!” demiş. Yukarıya çıkmışlar ve o defineye göz atmışlar. Üstünde hep çizgi film karakterleri varmış. Ters çevirmişler. O gerçek bir defineymiş!
Hemen gemiye binip ilerlemişler. Bir daha göz atmışlar. Sinsi sinsi geminin yanındaki kayığa atlayıp yüzmüşler. Define, ilk Dev Ahtapot’un yanına gitmelerini istemiş. Yüzmüşler ve tam bir saat sürmüş. Ama başarmışlar. Dev Ahtapot aşağıdan kayığa vurmuş. Havaya uçup Dev Ahtapot’un adasına uçmuşlar. Dev Ahtapot adalara çıkamazmış ama bu adaya çıkabilirmiş. Onun için yapacakları bir şey yokmuş. Yine kayığa binmişler. Hızlıca yüzmüşler. Ama Dev Ahtapot’un yüzünü görünce çok korkmuşlar. Dev Ahtapot onları tutup, “Size bir şey söyleyeceğim.” demiş. Onlarda “Ne?” demişler. Dev Ahtapot “Sizi bulduğunuz definedeki ikinci yere götürebilirim ama bir şartla! Eğer benim canımı yakabilirseniz, sizi götürebilirim.” demiş. Ne yapacaklarını şaşırmışlar. Ama “Olur!” demişler. Dövüşmüşler. Dev Ahtapot mürekkep fırlatmış, ama bizimkiler kayıkla havaya fırlayıp yüzüne vurmuşlar. Dev Ahtapot “AHHHHHH!!! Tamam siz yendiniz! Şimdi beni bırakın. Ben de başka kişilere sataşayım!” demiş. Ve onları definedeki ikinci bölgeye götürmüş.
Orada Zombi Korsanlar varmış. Çok korkmuşlar. Tahtadan yapılmış kılıçları varmış. Zombi Korsanlar’ın gemisine çıkmışlar. Oranın bodrum katında tam 2846 tane iskelet bulmuşlar. Karşılarına Zombi Korsanlar çıkınca çığlık atmışlar ve kaçmışlar. Sonra, bir yuvarlak olup Mıstık ve Tıstıs’ı sıkıştırmışlar ve saldırmışlar. Ama onlar kaçınca korsanlar kimlere saldırdıklarını şaşırıp birbirlerinin canlarını yakmışlar. Onların kaçtıklarını fark edince ateş yakıp onları yakalamışlar. Tam ateşe atacaklarken Kral Zombi’nin ayağı kayıp ateşin içine düşmüş ve herkes Kral Zombi’nin yanına gitmiş. Kral olmadan yaşayamazlarmış. Onun için tüm zombiler yavaş yavaş yok olmuşlar. Bizimkiler yine kurtulmuşlar ve defineye baka baka zombilerin gemisi ile yola koyulmuşlar.
Aradan iki gün geçmiş ve sonuncu yani üçüncü bölgedeki Tribas Volkanı’nın içindeki o hazineyi almaları gerekmiş. Tribas Volkanı’nın dışındaki koruyucu yaratıkları alt edip volkana girmişler. Orada parkur varmış. İlk dikenlere değmemek gerek sonra suda yüzme ve en sonunda lavlara düşmeden hazineyi kapma gerekiyormuş. Birinci parkuru biraz dikenlere çarparak geçmişler, ikinci parkuru başarıyla tamamlayıp, üçüncü parkuru ayakkabıları çıkarak tamamlamışlar. En sonunda hazineyi bulmuşlar. Hazineye dokundukları an arkalarından Ateş Ejderhası çıkmış. Her yer ateş ile kaplanmış. Kaçacakları yer kalmamış. Ateş Ejderhası’nın arkasından üstüne binip uçmuşlar. Dışarıya çıkmışlar ama hazine ve define yanlarındaymış. Ejderha onları kumsala götürmüş. Onlar da Ejderhayı eğitip Tribas Volkanı’na yollamışlar. En sonunda hazineyi açma zamanı gelmiş. Açmışlar. İçinden tonlarca elmas ve para çıkmış. Bunları ihtiyacı olanlarla paylaşıp mutlu mutlu yaşamışlar.