Bu Adam Da Kim

Ben bir kitap kurduyum. Kitap okumak, yaratıcılığımızı genişletmek ve kelime dağarcığımızı geliştirmek için önemlidir. Benim çok sevdiğim kitap türleri arasında korku da bulunur. Bir gün kitap satan bir yere gittim, kendime yeni kitaplar almak için. Orada bir kitabın kapağı benim çok dikkatimi çekti. Kitabın arka kısa özetini okudum ve bu kitabın benim için yazılmış olduğunu anladım. Kitabı aldıktan sonra eve gittim, gözlüğümü takıp okumaya başladım. Başlarda kitap benim çok dikkatimi çekmedi ama 50’nci sayfaya gelene kadar. Kitapta hiç resim yoktu ama beynim sayfalarda kalan boşluklara o resimleri sığdırabiliyordu. Bir günde her zaman 100 sayfa okuyordum çünkü kitap beni artık içine almıştı. O yüzden çevirdiğim her sayfada kitabın bitişini değiştireceğini hissediyordum.

Kitabın 120. sayfasına geldiğimde el yazısıyla yazılmış bir cep telefonu numarası gördüm. İlk önce kitapla ilgili olduğunu düşündüm. Belki yazar onu bir program sayesinde yazmış gibi düşündüm ama o sayfayı okuyunca o numaranın kitap basıldıktan sonrası yazılmış olabileceğini düşündüm. Ve bunu babamla paylaştım. Babam, dediğimin bir saçmalık olabileceğini söyledi. Ama ben yine de bu numarayı aramak istediğimi babama söyledim, o da beni kırmamak için ‘’Tamam’’ dedi. O çok sakin bir şekilde numara telefonuna yazdı ve aradı. Ben orda bayılacaktım ki boğuk bir ses ‘’Buyurun.’’ dedi. Babam ise olanları tek tek anlattı. Adam “Öyle bir şey olamaz, siz beni ne ile suçluyorsunuz’’ diye babama bağırdı. Hala sakinliğini koruyarak adama ‘’Sizinle bir yerde buluşmak istiyorum, tabi eğer siz de isterseniz, kızım, siz ve ben.’’ dedi. Arada derin bir sessizlik oldu ve adam ‘’Kabul ediyorum.’’ dedi. Telefonu kapattıklarında ben adama hiç inanmamıştım çünkü adam babam sakinken bir anda bağıran bir insan ya suçlu ya suçlu, tabi ki de bunu babama anlattığım zaman bana inanmadı şaşırdık mı ‘’Hayır.’’ Babamın ise bana şu cevabı verdi. ‘’Zaten yarın görüşebiliriz, o yüzden adamın yüz ifadesine sen dikkatle bakarsın, ben de adamla konuşurum.’’ dedi. Ben odama gidip bir tablo bulup adamla ilgili bildiğim her şeyi küçük kağıtlara yazdım. Biraz da olsa içim rahatlamıştı. O yüzden kitabımı okumaya devam ettim. Uyuya kalmışım, gece yarısı beni kaldırdı ve bana ‘’Yatağına yat, burada boynun tutulur.’’ dedi. Sabah olmuştu ben heyecanla giyindim. Babamı beklemeye başladım. Babamı yarım saat boyunca bekledim. Çok şükür, babam salona indi. Babamla hemen arabaya bindik ve adamın attığı konuma gittik. Adam bana çok iyi bir adam gibi gelmedi. Aynı babamla konuştuğumuz gibi. Babam konuştu, ben ifadelerine odaklandım. Adam konuşurken hep yere bakıyordu. İşte buldum, hangi suçlu bir insanın yüzüne bakar? Hiç biri. Adam bunu yapanın kendisi olmadığını ve bunda bir yanlışlık olduğunu anlattı. Babam ne işi yaptığını sordu. Adam bir şeyler geveledi. Babama lavabonun nerede olduğunu sordum, o da benimle beraber geldi. Adamın iyi bir adam olmadığını ve hep yere baktığını söyledim. Babam da ilk kez bana inandı ve doğru söylediğimi düşündü. Masaya geldiğimizde adam yoktu ama bir not vardı, notta anlamadığım şekilde bir sürü rakamlar vardı, babam bunu bir koordinat olduğunu söyledi. Babamın onu çözmesi saatler aldı ama bir şekilde çözdü. Oraya gittik, ama orada kimse yoktu. Çok kuytu bir yerdi. Bir anda gözlerim ve ağızım kapandı. Bağırmaya başladım ‘’Baba’’ diye. Çok kısık bir ses duydum. Onun benim babam olduğunu anladım. Çünkü ben küçüklüğümden beri. Babamla bir seslenme oyunu oynarız o yüzden onun olduğunu anladım. Arabadaydık, onu anladım ama bizi kim kaçırdığı bize ne yapacakları muamma. Bir anında ani bir fren yaptık. Kapı açıldı ve bizi ormanlık bir alana getirdiler, herhalde çünkü ağaç kokuyordu her yer. Gözümüz açıldı ve bizi kimsenin duyamayacakları bir yere geldik. Babam ne olur ne olmaz diye bıçak almış. Kendisininkini çözdükten hemen sonra benimki çözdü. İki tane kapısı alan bir yere koymuştular, nerede olduklarını bilmediğimiz için kapıları dinledik. Ve en çok ses gelen kapı. Önümüzde durandı, bizde ara kapından kaçtık. Araba ön kapının orada olduğu için. Bizde yarım daire dönüp düz gittik. Sonunda şehri gördük. Biraz daha ilerleyince emniyeti gördük. Orayı bir hışımla girdik ve olanları polise anlattık, buraya nasıl geldiğimizi de anlattık. Gerisini polislere bıraktık. Büyük bir ihtimalle, hapse girecekler. Babamla birbirimize söz verdik. Bunu kimseye söylemeyeceğimize söz verdik, hatta ant içtik. Bir kitaptan çıkan numarayla nereye kadar geldik.

(Visited 26 times, 1 visits today)