İlk kez karşılaştığımız bir insanı neye göre değerlendiririz? Dış görünüşü, giyiniş tarzı,
yürüyüş şekli, mimikleri, hatta duruşu bile yeni tanıştığımız bir insan hakkında bize tutarsız
bir bilgi sağlar. Sezgilerimizi kullanarak farkında olmadan edindiğimiz bu bilgiler sayesinde
yabancılar hakkında bir fikir sahibi oluruz. Peki insanlar bunu neden yapıyor? Bir insanı sırf
gözlemleyerek elde ettiğimiz bilgiler neticesinde yargılamak ne kadar doğru?
İnsanların nasıl bir birey olduklarına sadece yüzeysel olarak görünüş ve davranışlarına
göre karar vermek pek tutarlı değil, ancak bu davranış bize atalarımızdan miras kalmış. Bin
yıllar önce, vahşi doğada hayatta kalmaya çalışan atalarımızın bir yabancıya güvenmek için
onu detaylı bir biçimde tanıyacak pek vakitleri yoktu. Bu sebeple, onlar bir insana güvenme
konusunda sezilerini kullandılar. Bilinçaltlarını kullanarak bir insan hakkında fikir
verebilecek bazı detaylara dikkat ederek o kişinin güvenilebilecek bir dost mu yoksa bir
düşman mı olabileceğine karar veriyorlardı. Mesela sırf bir insanın mimikleri atalarımıza
güvensizlik verdiğinden dolayı onun potansiyel bir düşman olabileceğine karar
verebiliyorlardı. İnsanların sezgilerine güvenerek kişilere karşı ön yargılı davranma tutumu
hızlı ve güvenli bir yöntemdi. Atalarımızın hayatta kalmalarına büyük bir avantaj
sağladığından dolayı, sezgilerimize göre insanları yargılama davranışı bir miras olarak
benliğimize yerleşti. Bu yöntem eskinin vahşi doğasında insanların çok işine yarıyordu. Peki
bu ön yargı yöntemini günümüzde nasıl yorumlayabiliriz?
Bir insanı tanımadan onu kesin kanılar ile yargılamak artık pek sağlıklı değil. Bir insan
hakkında ön yargıya sahip olduğumuzda, onun fikirlerine objektif bir şekilde yaklaşmak çok
zorlaşır. Mesela duruşundan dolayı hoşumuza gitmeyen bir yabancı ile muhabbete
girildiğinde, normalde hak vereceğimiz bir fikri sırf o insan söylediği için iki kez düşünmemiz
muhtemel. Bunun tam tersi de geçerli. Sezgilerimizi görünüş ve hareketleriyle çok etkileyen
birisinin saçma sapan fikirlerine sempati duyabiliriz. Bu sebeplerden dolayı ön yargı aslında
çok tehlikelidir. İnsanların objektifliğini köreltir, kontrol edilmeyi kolaylaştırır. Hitabeti güçlü
ve duruşu öz güven kokan bir yabancıya, kurduğu cümleler fark etmeksizin bir bilirkişi yaftası
yapıştırabiliriz. Ön yargıların gücünün farkında olan insanlar, kendilerini hitabet, duruş, beden
dili gibi konularda geliştirerek insan ilişkilerinde diğer insanlara göre bir adım öne
çıkabilirler. İnsan ilişkilerinde iyi olmak, bazı insanlar tarafından manipülasyon için
kullanılabilir. Kötü niyetli liderler, insanların ön yargıya karşı olan bu zayıflığını kullanarak
kalabalıkları amaçları doğrultusunda yönlendirebilirler. Bundan dolayı, sezgilerimizin bir
insan hakkındaki düşüncelerimizi yönlendirmesine bir sınır koymamız gerekir. Bilinçaltımızın
irademiz dışında karar vermesi sonucu oluştuğundan dolayı ön yargılarımızı kökten yok etmek
imkansız olsa da, onları minimuma indirmeliyiz. Önemli olan bir insanın görüşleri olmalı,
bunu size hangi ses tonuyla ve duruşla aktarması değil. Bir filmden örnek vermek gerekirse,
On İki Öfkeli Adam isimli filmdeki on iki jürinin on bir tanesi, sırf şüpheli kişi kötü bir
mahallede yaşadığı için görgü tanıkları tarafından verilen şaibeli ifadenin doğru olduğuna
sorgusuz inanıyorlar. Ön yargılarını kontrol etmeyi öğrenmiş olan o on ikinci adam olmasa,
belki de masum bir insanın hayatı sönecekti. Görüldüğü üzere böyle kritik kararlarda bile
insanların aklını kurcalayıp objektifliğini zedeleyen bu ön yargıları kontrol etmek, hakimlik,
savcılık, jürilik gibi önemli kararlar alınan mesleklerde ayrı bir önem arz ediyor. Her insanın
sırf fikirleri ve düşüncelerine göre yargılanmaya hakkı vardır. Durumu olmadığı için suç oranı
yüksek bir mahallede yaşayan bir insanı, suç işleme potansiyeli normal vatandaşlara göre
yüksek olarak görmek adil değildir ve o kişiye karşı bir saygısızlıktır. Sonuç olarak,
ön yargılarımız ne kadar kişiliğimizin bir parçası hâline gelmiş olsa da onları objektifliğimizi
etkilediğinden ve insanlar hakkında bize hiçbir dayanağı olmayan tutarsız bilgiler verdiğinden
dolayı olabildiğince kontrol altında tutarsak, çok daha sağlıklı bir hayat yaşarız.
Bozuk Pusula
(Visited 32 times, 1 visits today)