Boşluktaki Yolculuk

Hala yüksek dalgalarla savaşıyordum. Bu yolculuğa çıktığım arkadaşlarımdan haftalardır ya da belki aylardır haber almıyordum. Bir süre sonra saymayı bırakmıştım günleri. Çok uzun süre önce çıkmıştık bu yolculuğa, 3 kişiydik ama bir balıkçı teknesini alt edebilecek kadar bilgiliydik. Yola çıktığımızda dalgaların sakin olması bizi kandırmıştı. Kendimize güvenip biraz daha açılmaya karar vermiştik. Nasıl olsa üçümüzde meraklı insanlardık, özellikle de ben. Annemin beni küçükken ‘O da Kristof Kolomb gibi uzak diyarlara açılmak ve yeni yerler keşfetmek istiyor’ demeden tanıtamazdı. Ama artık onun bile sesini unutmuştum. Onu çok özlemiştim, bütün kalbimle. Bana hayatım boyunca bakandı o. Hiç izin vermezdi benim dışarı çıkmama, niye izin vermişti ki bu sefer?

…Annem, nasıl da özlemişim onu. Sesini, gözlerini ya da yanımda oluşunu. Hep oradaydı, benim yanımdaydı. Ama artık onun yaşayıp yaşamadığına dair bir bilgim yoktu. Onsuz bir günüm bile geçmemişti kaybolana kadar… Bu deniz artık bana kederden başka bir şey hissettirmiyor, ya da daha doğrusu hissettiremiyordu. Eskiden anneme denize gitmek için yalvardığımı hatırlıyorum ama artık sudan bıkmıştım. Deniz’in o ferahlatıcı esintisi beni etkisi altına alamıyordu artık. O ferah esintiyi tekrardan mutlulukla hissetmek için nelerimi vermezdim… Her gün daha fazla uzaklaştığımı hissediyorum, karadan değil kendimden. Kendime hatırlatmasam ismimi unutacak hale geldim. Annemden bana kalan tek şeyim ismim, en azından hatırladığım kadarıyla…

…Son zamanlarda dalgalar sakinleşmeye başlamıştı ama bu sefer beni yemek zorluyordu. Hesaplarıma göre ortalama 2 haftaya yemeğim bitecekti. Günde 1 öğün yememe rağmen bir gün yemeğimin biteceğini biliyordum ama bu kadar hızlı olacağını düşünmezdim. Ne zaman oltamı suya sallasam yarısı kopuk ya da zedelenmiş bir biçimde buluyordum… Artık tek istediğim bir adaya vurmaktı. Ada’da belki bir yemek kaynağı bulurdum hatta eğer şanslı olursam yaşayacak bir barınak. Ama şansımı herhangi bir insan bulmak için harcamayı planlamıyordum… Yıllarca aradım, herhangi bir ada, başka bir gemi ama hiç göremedim. Bir ara son insan olduğuma inanıyordum hatta. Evet, o kadar yalnızım ben. Bana arkadaşlık eden kuşlar dışında hiçbir şeyim yoktu. Umudumum kalmamıştı, tükenmiştim. Bu acının bitmesini istiyordum. Ailemi, arkadaşlarımı ama en önemlisi kendimi kaybetmişim…

(Son yazılan tarih:02/06/1951)

Enkazda bulduğumuz günlüğü okuduktan sonra içim kalkmıştı. Hiç bilemedi annesi hiç umudunu kesmemişti ondan. Biliyordu onun bir ada bulacağını ama o yoktu, oğlumu bulamamıştım. Dökülmüş ve parçalanmış geminin parçalarının arasında arıyordum onu gözyaşları içerisinde. 10 yıldır göremiyordum onu, sadece bir kere daha görmek istemiştim canım oğlumu. İsmini bağırıyordum ama bir çıt bile yok. Köyümüzün halkından birkaç kişi beni çekmeye çalışıyordu. Hayır, diye bağırıyorum bir kere daha bakayım onun yemyeşil gözlerine. Umudumu kesmemiştim hiç, kedere bağlanmamıştım ve kendimi bırakmamıştım bu 10 yıl süresince, çünkü onun hayatta olduğunu biliyordum. Ama artık bırakma vaktim gelmişti.

(Visited 47 times, 1 visits today)