Bölünen Beyinler

Biz insanlar yapımız itibariyle bencil ve doyumsuz varlıklarızdır. Bu yüzden de çoğunlukla elimizde olanlarla yetinmek yerine daha fazla isteriz. Kimileri bu durumun bizleri daha fazla çalışmaya ve üretmeye ittiğinden faydalı olduğunu savunurken kimileri de bu durumun insanları psikolojik olarak yıprattığını ve sürekli bir arayış içinde olmaları sebebiyle bu tip insanların hiçbir zaman mutlu olamadıklarını düşünüyor. Farkında olmasak da günlük hayatta genellikle karşılaşırız bu ‘asla yeterli olamama’ durumuyla, hatta hayatımız boyunca yetersizizdir çoğunlukla. Yetersiz olduğumuzu en çok hissetiğimiz yerlerden biri de okuldur. Peki, liselerde olsun üniversitelerde olsun bu kadar çeşitli bilginin verilmesi faydalı mıdır? Bu geniş bilgi denizinin içinde öğrencilerin yapması gereken her konu hakkında fikir sahibi olmak mıdır yoksa bir konuyu kapsamlı bir şekilde öğrenmek midir?

Diğer ülkelere kıyasla değerlendirme sistemi acımasız olan bir eğitim sistemine sahibiz. Öğrenciler lise yılları boyunca 9 temel dersten sorumludurlar ve eğer bir öğrenci iyi bir üniversite hedefliyorsa o öğrenciden, geçtiği 4 yılda sorumlu olduğu 9 dersin konularını çok iyi bilmesi beklenir ki sınavı başarıyla geçebilsin. Bunun yanında sınav için öğrenciden hızlı okuma, yorum yapma ve analitik düşünme gibi beceriler de beklenir –ki bence yorum yapabilme gibi yetenekler, eğitim süresince geliştirilmemiş tam tersine köreltilmiştir. Bu durumu her iki yönden de değerlendirecek olursak öğrencilere çeşitli alanlarda eğitim verilmesi onların çeşitli konular hakkında fikir sahibi olmalarını sağlarken aynı zamanda onların genel kültür seviyelerinin de artmasına sebep olur. Diğer bir yönden bakacak olursak ilgi duyduğunuz alan dışında birçok alan hakkında kullanmayacak olsanız bile ders alıyorsunuz ve bu dersler, sınav zamanında sizin geleceğiniz etkileyen bir faktör haline geliyor. Böylece bu ders, sizin hem zamanınızı alıyor hem de sizin için ekstra bir stres kaynağı haline geliyor.

Üniversitede işler ders seçimi konusunda biraz daha rahatlasa da burada da eğitim sistemi dışında bazı faktörler işin içine giriyor. Üniversitede sizden istenen, seçtiğiniz bölüm ve alan hakkında geniş bir bilgiye sahip olmanız ve hatta seçtiğiniz spesifik bir konu veya dal üzerine uzmanlaşmanız. Ancak konu iş alımlarına geldiğinde çoğu işverenin sizden beklediği birçok konu hakkında bilgi sahibi olan donanımlı biri olmanız. Peki bu durumda bir üniversite öğrencisinin yapması gereken ne?

Yapılan araştırmalara göre birden fazla şeye odaklanmak hafızanızı negatif yönde etkilerken aynı zamanda yeni şeyler öğrenmenizi daha da zorlaştırıyor. Ayrıca üretkenliğinizin de zamanla kaybolmasına yol açabiliyor. Psikoloji hakkında konuşacak olursak insanda depresyon, sosyal anksiyete ve kronik stres gibi hastalıklara da yol açabiliyor. Öyle ki birden fazla şeye odaklanırken bir nevi beyninizi bölüyorsunuz. Buraya kadar söylediklerime bakacak olursak bir kişiye belirli bir zamanda aşırı ve gereksiz bilgi yüklemesi yanlıştır ve üniversite öğrencilerinin yapacakları en doğru şey seçtikleri bir alanda uzmanlaşmalarıdır. Hayat sadece okuldan ibaret değildir, her şeyin bir zamanı vardır ve zamanı geldiğinde kendilerini geliştirme fırsatını elbet ki bulacaklardır.

 

 

Kaynakça:

  • https://careeradvancementblog.com/disadvantages-multitasking/
  • https://www.google.com/amp/s/www.psychologytoday.com/us/blog/the-squeaky-wheel/201606/10-real-risks-multitasking-mind-and-body%3famp
(Visited 48 times, 1 visits today)