Böyle olacağını biliyordum.Herkese duyurmuş , engellemek için elimden gelen her şeyi yapmıştım.Kimse zamanında beni dikkate almamıştı.Beş altı yıl önceydi.Küresel ısınma çok yüksek seviyelere ulaşmış, göllerin çoğu kurumuş Antarktika ‘daki buzullar yok denilecek kadar azalmıştı, orada yaşayan hayvanlardan bahsetmiyorum bile.Ayrıca deniz seviyesindeki artışlardan dolayı çoğu yerleşim yeri yok olmuştu.Su ihtiyacımızı filtrelenmiş çeşme suları ile karşılıyor, sadece belli saatlerde belli miktarda su kullanabiliyorduk.O saatlerde kaplara , içine konulacak suyun hangi amaç için kullanılacağının önceden belirlendiği , kişi sayısına göre belirlenen limit kadar su dolduruyor, ihtiyacımız olduğu zaman o kaplardan alıp kullanıyorduk.Ben de bir yandan küresel ısınmanın etkilerini azaltabilecek her fikri piyasaya çıkarabilmek için imza kampanyaları yürütüyordum.Ulusların birbirleri ile yaptığı anlaşmaların dünyaya hiçbir katkısı olmadığını insanlar fark edemiyor ,bazıları bu verimsizliğe yönelik hiçbir şey yapmıyor, bazıları ise yaptığı çalışmalardan sonuç alamıyordu.
Bunların üstünden yıllar geçmesine rağmen hiçbir şey yapılmadı ve sorunlar daha da arttı.Betonlaşmadan ve insanların sebep olduğu kadar küresel ısınmanın da sebep olduğu yangınlardan dolayı dünyamızda orman diye bir yer kalmadı.Dahası yeryüzü sıcaklığındaki ciddi artışın sebep olduğu buharlaşmadan dolayı artık dünyamızın sadece dörtte biri su .Bu yaşananların en büyük etkilerinden biri de oksijen yetmezliği oldu.Artık uyurkenki oksijen sabaha kadar yetsin diye geceleri hariç tüm gün oksijen maskesi takıyoruz.Bundan dolayı her bir dakikada ortalama altı yüz insan ölüyor.Şanslıysanız oksijen maskesi alacak maddi imkana sahipsinizdir.Böylelikle hayatınıza tek parça halinde devam edebilirsiniz ama değilseniz ne kadar olduğu kestirilemeyen ömrünüzü hastanede organ nakli bekleyerek geçirirsiniz ki öle de bilirsiniz.
Alarmımdan çıkan mekanik kol beni dokunarak uyandırmadan önce güzel rüyalarda geziniyordum.Sonra birden telaşla gerçek dünyaya geri dönüp oksijen maskemi taktım.Sonra da alarmımı kapatıp mutfağa haplarımı almaya gittim.Haplar sayesinde tüm gün tok kalıyor ve ihtiyacımız olan vitaminleri alıyoruz.Artık haplar susuz yutulabilecek kadar kayganlar , böylelikle o bir yudum suyu gün içerisinde farklı bir saatte kullanabiliyoruz. Haplarımı yuttuktan sonra giyindim, sonra da elektronik planlayıcımdan bugün neler yapacağımı öğrendikten sonra dairemden çıktım.Benim oturduğum bina iki yüz otuz katlı ve şehrin en yüksek binalarından biri bundan dolayı en üst katından şehrin neredeyse tamamı görünüyor.Ben ise yüz elli ikinci katta oturuyorum. Oradan bile şehrin betonlaşmış manzarasını rahatlıkla görebilirsiniz .İşe doğru yola koyuldum.
Ve yine sıradan bir gün başladı.Haberlerde sürekli , bu su kaynaklarının bizi en fazla iki sene daha idare edeceğinden bahsediliyor.Ben ve bu işe gönül vermiş arkadaşlarım bu süreyi arttırmak için çalışmalarımızı yürütmeye devam ediyoruz.Ne kadar geç olsa da bir çözüm bulacağımıza dair hâlâ umudumuz var.Güzel dünyamızı biz bu hale getirdik ve düzeltecek olan da bizleriz.