Her şeyinizden koparılıp bir camın arkasına hapsedilseniz ne hissederdiniz? Peki ya bir objeymişsinizcesine üzerinizden para kazanılsa? Bu sorulara olumlu bir yanıt alabileceğimi sanmıyorum. Peki öyleyse neden kimse pet shoplardaki hayvanlar için sesini yükseltmiyor?
Her alışveriş merkezine gittiğimizde, o yürüyen merdivenlerden çıkarken; camlı, küçük kutuların içine hapsolmuş sanki bir mağaza vitrininde gibi sergilenen hayvanları görüyoruz. Yanından geçtiğinizde ya da pet shopun içine girdiğinizde ‘lütfen beni kurtar’ dercesine hoplayıp zıplayıp bizim ilgimizi çekmeye çalışıyorlar. Belki onun sizin için yeterli olduğunu düşünüp onu satın alırsınız diye. Gittiğinizde veya önünden geçtiğinizde mutlaka denk gelmişsinizdir bu duruma ; ne zaman bir tanesiyle ilgilenseniz, sevseniz, onunla oynasanız diğerleri gidip o hayvana önce hırlar sonra onun yaptıklarını yapmaya başlarlar belki onunla da ilgilenirsiniz ve onu o zindandan kurtarabilirsiniz diye.
Annelerinden bazen de anneleriyle birlikte ait oldukları ortamlardan koparılıp, birilerinin onlara verdiği bir hakla küçük bir cam kutunun arkasına bırakılıyorlar. Kutunun cam olmasının nedeni de dışarıyı görebilmeleri ya da hayvanlar düşünüldüğü için falan değil yanlış anlaşılmasın, alıcıya rahat sunabilmek için yapılmış bir sistem. Onlara ayıt olmayan bir canlıyı, onlara ayıt olmayan bir nefesi ticaret malı gibi kullanıyorlar. Ve kimse buna dur demiyor.
Şimdi otursak konuşsak herkes insan ticaretine karşı çıkar ama hayvanlar için kimse konuşmuyor. Ne farkımız var onlarla? Konuşabildiğimiz için mi üstünüz? Onlar seslerini duyuramıyorlar , karşı koyamıyorlar diye mi herkes susuyor? Bu yüzden mi dünyanın birçok yerinde pet shoplar yasal?
Aynı şey hiçbir farkı yok aslında. O da bir anneden doğuyor bizlerde. O da yaşamak için nefes alıyor bizlerde. O da konuşuyor aslında belki de neler anlatmak istiyor ama gücü yetmiyor kimse anlamıyor onları. İşte bu yüzden biz onların sesi olabiliriz. Biz onları koruyabiliriz. İşte bu yüzden biz onlar için umut olabiliriz.