İlk olarak zeka kavramına inandığımı belirterek bu yazıya başlamak istiyorum . Zekanın bir sürü çeşidi olduğuna ve zeka kavramının geliştirilebileceği gibi geriletilebileceğine de inanan biriyim. Sadece günümüzde zeka dediğimiz kavram ile çok yanlış tanıştırıldığımızı düşünüyorum .
Gerek yetiştirilme tarzımız , gerek eğitim sistemimiz , gerek bir çok çevresel faktör zeka gibi belli bir çerçeve içine alınamıcak , sınırlandırılmayacak , bir kavramı sadece belli başlı yeterliliklerle bağdaştırdı . Bize , bizden önceki nesillere ve muhtemelen bizden sonraki birkaç nesile daha , ne kadar zeki olup olmadığımızı önümüze koyulan YKS, LYS, ÖSS gibi temelinde sadece kuru bilgileri öğrenip onları ne kadarını kullanıp kullanamadığımıza bakan sınav sistemleri ile belirledi ve belirlemeye devam ediyor . Peki sizce de zeka gibi her alanda kendini farklı bir şekilde belli eden bir kavramı , sadece beş şık arasından doğru seçeneği işaretleyerek ölçülecek kadar değersiz ve basit bir şey mi ?
Tabii ki de değil . Her insanın belli bir yaş aralığında kendini tanıma süreci olur. Kişi eğer kendini sanatsal bir alanda yetenekli görüyorsa ve bunun üzerine bir gelecek kurmak isterse konservatuar’a hazırlanır veya belli kurslara gider el yeteceğini , görsel , işitsel zekasını geliştirir ve bir süre sonra o işte profesyonelleşir . Kendini sayılsalda yetenekli gören bir birey ise eğer kendi hayatını ona göre yönlendirmek isterse , sayısal zekasını geliştirmek için problemler çözer , soru kitapları bitirir , akıl oyunları üzerine gider . Peki farz edelim görsel zekasının sayısal zekasından daha yüksek olduğunu düşünen bir birey matematik profesörü olamaz mı veya kendini sayısalda daha güçlü hisseden biri ressam , müzisyen olamaz mı ?
Hayır , tabii ki olur .İşte burada zekanın gücünden daha çok inandığım bir kavram devreye giriyor ; çalışmak, azimle pes etmeden , emek vererek çalışmak . Geçmişten günümüze milyarlarca insan geçti peki neden sadece bir tane Isaac Newtoon , Einstein var ? Çoğu insan onların zekasının onları farklı kıldığını düşünür fakat yanılırlar . Fark edemedikleri gerçek onları diğerlerinden farklı yapan şey zekaları değildir ; azimle , hiç pes etmeden şartları ne olursa olsun çalışmalarıdır. Kısacası zeka sizi bir yere kadar getirebilir ama sizi bir Einstein yapan şey zeka değildir , yılmadan deneyerek çalışmaktır.
Gelin anlatmak istediğim şeyi birazcık daha somutlaştıralım . Zeka ile azim hepimizin en az hayatında bir kez duyduğu Ezop masallarından Tavşan ile Kaplumbağa masalı ile örneklendirmek istiyorum . Tavşan burada zekayı temsil eder, çünkü tavşanın var oluş şekli kaplumbağa göre oldukça çevik ve hızlıdır kaplumbağa ise tam tersi oldukça yavaş ve hantal hareket eden bir canlıdır bu yüzden kaplumbağa da azim ve çalışmayı temsil eder . Tavşanla yarışa girmek isteyen kaplumbağayı herkes hafife alır , kimse ona inanmaz ve onunla dalga geçer . Peki işin sonunda ne olur ? Tavşan o çok güvendiği çevikliği , ona zaten ben her türlü onu geçerim rahatlığı verir ve yarı yolda uyuyakalır kaplumbağa ise tam tersi canını dişine takar , azmeder , emek veriri ve o yarışı kazanır. Zeka ve azim de buna benze zeka bir var oluş hediyesidir fakat tek başına hiçbir şey ifade etmez önemli olan azimdir ve azimle mücadele edilen her savaşın sonunda ister kaplumbağa ol ister tavşan ol başarırısın .
Kısacası demeye çalıştığım şey çok bilindik bir söz ile özetlemek istiyorum ; mermeri delen su damlaların gücü değil sürekliliğidir . Başarıda aynı böyledir zeka bir başlangıçtır ama başarı bu başlangıçın üzerine çalışarak , azmederek koyduğun birikimdir .