Benford Kanunu der ki içinde bulunduğumuz bu devasa evren, bir düzen üzerinde işleyiş halindedir. Bu matematiksel düzen, yani bir nevi rakamlar, bazı düşünürlere göre insanlığı hatta daha genel bir ifadeyle evreni etkisi altına almıştır. Örnek vermek gerekirse, doğada bulunan her varlık ve oluş bu sıra hizasında ilerlemektedir ve bu sıraya bağlıdır. Belirli bir ahenge sahiptir evren bu görüşte. Fakat bu düzenin garantisi verilebilir mi bir sürü istisnalar bulunan bir kosmozda? Kaosun hüküm sürdüğü yerde düzenin varlığı ne kadar tartışılabilir? Bu düzen, insanlık tarafından kontrol altına alınabilir mi? Yoksa sadece düzen denilen kaos içinde mi boğulmaktadır insan?
Kişi kendini o kadar yüceltmiştir ki bir noktada doğanın kontrolünü ele aldığına acizce inanmaktadır. Bulunduğumuz bu evrendeki bir galaksinin içinde bulunan güneş sisteminin bir parçası olan “Dünya” gezegeninde yaşamaktayızdır hâlbuki. Matematiksel rakamların kontrolünü sağlamak düşüncesine aptallıkla sarılma hatasına girişilmiştir maalesef. Fakat bu hata, insanın hayallerinin bir teminatıdır sadece. Örneğin; eski zamanlardan bu yana bir topluluğu boyunduruk altına almak için liderlerin başvurduğu ilk yollardan biri sıkı bir rejim takip etmek olmuştur. Çünkü nizamı sağlamak kontrol altına almayı kolaylaştırır ve hatta destekler. Bu nedenle insana göre, bir düzenin var olduğunu düşünmek daha kolaydır. Bu; kişiye güvenlik sağlar, istisnaları görmezden gelmesine yardımcı olur, onun da bir şeyi himayesi altına alabileceğini düşündürtür. Dolayısıyla kargaşa kavramı korkutur. Kaos kavramı tüm bu güvenceleri yıkar ve korku salar insana. “Kaos, doğanın kanunuydu; Düzen, insanın hayaliydi.” der Henry Adams tam da bu durumu özetleyerek.
Peki, neden insan doğayı yönetebileceğini düşünür? Bu yanılgıya düşmememizi sağlayacak olan uyarıcılar gözümüzün önündedir hâlbuki. Örneğin bir doğal afeti kontrol edebiliyor muyuz? Hayır, sadece kaçmak ve korunmak için önemli tedbirleri alabiliyoruz. Veya dünyada biten doğal kaynakların yenisini elde edebiliyor muyuz günümüz teknolojisiyle? Vahşi yaşamda olan bir olayı etkileyebiliyor muyuz? Her şey bir yana, daha insanlığı kontrol altına alabilmiş değilken nasıl bizi kapsayan ve yaşamımızın garantisi olan tabiatı bu kadar küçümseyebiliyoruz?
Kosmoz kavramı Yunancada kaos anlamına gelir. Öte yandan evren ise düzen demektir. Bana göre içinde bulunduğumuz bu dünya, galaksi, sistem bir kaosun parçasıdır. Bu kargaşa, olabilecek her durumda karşımıza çıkar. Karıncaların düzenli çalışmasına hayran kalırız fakat daha yakından bakınca sistemin kendi karmaşıklıkları ve aykırılıkları vardır: Her karınca farklı bir yiyeceği taşır, her biri bambaşka yollardan gelir. Veyahut nizamına hayran kaldığımız evrende Samanyolu galaksisinden bir tane daha yoktur. Her bir galaksi birbirinden farklıdır ve içinde bulundurduğu gezegenler birbirine benzemez bile. Fakat bu demek değildir ki ahenk kaos içinde ilerleyemesin. “Görünen o ki, ürkütücü türde bir kaos, bir düzen cephesinin hemen arkasında pusuya yatmış olabilir ve yine de, kaosun derinliklerinde daha da ürkütücü bir düzen pusuya yatmaktadır.” der Douglas R. Hofstadter. Yine karınca örneğine dönelim. Karıncaların farklı yollardan geldiğinden bahsetmiştim. Bu farklı yollar “bir” olabiliyorsa nizamın varlığını da kabul etmek gerekmektedir. Ancak bu demek değildir ki düzen tek başına hüküm sürer. Kargaşa ve düzen birlikteliği devam ettirir günümüzdeki bu evreni.
Sonuç olarak, ahenkli kargaşa evrenin ilerleyiş biçimidir şahsım adına. Bu ilerleyiş, ne insanlar tarafından kontrol altına alınabilir ne de değiştirilebilir. Kendi içindeki sıra bozulmadan, istisnalarını kaybetmeden, karmaşıklıklara göğüs gererek sürer yaşam. Ayak uydurup devam etmek ya da himayesi altına almaya çalışmak ise insana kalmış bir seçimden ibarettir sadece.