Birleşmiş Milletler İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru dünya barışının korunması amacıyla kurulmuş bir örgüttür. 26 Haziran 1945’te 50 delegenin imzası ile kurulan örgüt zamanla 200’den fazla üyeye bünyesinde barındırarak bu alanda türünün tek örneği haline gelmiştir. O tarihten bugüne birçok küresel problemin çözülmesinde önemli rol oynayan örgüt son zamanlarda kuruluş amacına hizmet edememekle ve teşkilatlanma yapısı itibariyle çağın gerisinde kalmakla suçlanıyor. Peki durum gerçekten böyle mi? Birleşmiş Milletlerin bu iddialarla suçlanmasının sebebi nedir?
Birleşmiş Milletler, Birinci Dünya Savaşı sonunda kurulan Milletler Cemiyetinin halefi olarak kurulmuş bir örgüttür. İkinci Dünya Savaşı’nın çıkması nedeniyle görevini yerine getiremediği görülen Milletler Cemiyeti dağıtılarak yerine farklı bir teşkilatlanmayla Birleşmiş Milletler kurulmuştur. Bu kurumun amacı da selefi gibi dünya barışını korumak ve yaşanan küresel sorunlara barışçıl çözümler bulmaktır. Aslına bakılırsa günümüze kadar bu amacına oldukça hizmet etmiştir. özellikle Soğuk Savaş sırasında yaşanan Kore Savaşı, Küba Misil Krizi gibi sorunlarda arabulucu rolü ile bütün ülkelerin saygısını toplamıştır. Bunların yanında küresel ısınma, açlık ve yoksulluk gibi konularda da ülkelerin ortak inisiyatif almasında katkıda bulunmuştur. özellikle Soğuk savaş sırasında yaşanan Kore Savaşı, Küba Misil Krizi gibi konulardaki arabulucu rolü; bunların dışında küresel ısınma yoksulluk açlık gibi konularda ülkelerin inisiyatif almasına katkıda bulunması takdir toplamıştır. Üyelerinin herhangi bir ülke grubu ile sınırlı kalmaması örgütün etkisini çok daha büyük olmasına neden olmuştur. Karşıt dünya güçlerinin Birleşmiş Milletler sayesinde ortak bir zeminde buluşabilmesi de geçmişten beri büyük önem taşımaktadır. Ancak bir süredir bu örgüt de ciddi eleştirilere maruz kalmaktadır. Amacına eskisi kadar hizmet edemediği ve teşkilatlanma yapısının çağımızın gerisinde kaldığı bir süredir dillendirilen ciddi iddialar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bunlar nispeten doğru iddialardır ve bazı geçerli sebepleri vardır. Bunlardan birincisi gerçekten de Birleşmiş Milletler teşkilatlanmasının uzun zamandan beri antidemokratik bir şekilde örgütlenmesidir. Yalnızca 5 üyeden oluşan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bütün kurum üzerinde büyük bir güce sahiptir. Bu üyelerin herhangi birinin vetosu ile yüzleşen bir karar hiçbir şekilde Birleşmiş Milletler kararı olarak yayınlanmaktadır. Veto gücüne sahip bu 5 ülke hiçbir şekilde değiştirilememektedir. Ayrıcabu üyelerin seçildikleri 1945 yılından beri bu konseydeki bazı ülkelerin güçlerini ve etklilerini kaybettiği de apaçık ortadadır. Bunun dışında son zamanlarda Birleşmiş Milletlerin kuruluş amacına hizmet etmekte yetersiz kaldığı da ortadadır. Örneğin şu anda 1. yılına girdiğimiz Rusya-Ukrayna Savaşı Birleşmiş Milletler tarafından ne başlaması önlenebilmiş ne de hakkında somut barış çabaları yürütülmüş bir savaştır. Bırakın kalıcı bir barışı, geçici bir ateşkes antlaşmasının zemini bile kurulamamıştır. Eskiden bu gibi durumlarda bir numaralı görüşme zemini olan Birleşmiş Milletler son zamanlarda bu özelliğini kaybetmiştir.
Bu şekilde bakıldığında tablo Birleşmiş Milletler için her ne kadar karanlık gözükse de bu sorunlara çözüm bulmanın kolay yolları vardır. Her şeyden önce Birleşmiş Milletler teşkilatlanması çağımıza uygun ve tamamen demokratik bir biçimde yeniden düzenlenmelidir. Güvenlik Konseyi ya kaldırılmalı, kaldırılmaması halinde ise üyeleri titizlikle ve değiştirilebilir biçimde seçilmelidir. Tek bir ülkenin vetosunun bütün Birleşmiş Milletler ülkelerinin çoğunluğunca alınan kararı engellemesine göz yumulmamalıdır. Bu sistem birçok demokratik ülkede olduğu gibi veto halinde Genel Kurulun öneriyi tekrar görüşmesi, kabul etmesi halinde kararın yayınlanması şeklinde düzenlenmelidir. Örgütte hiçbir ülkeye ayrıcalık tanınmamalı, hiçbir ülke diğer ülkelere karşı negatif ayrımcılığa uğramamalıdır. Örgütteki görüşme zeminin yeniden sağlanması için en pratik yol budur.
Görüldüğü gibi Birleşmiş Milletler uzun yıllar boyunca dünyamızı büyük katkıları bulunmuş bir örgüttür. Bu katkılarına devam edebilmesi için değişen dünyamız gibi değişmesi ve son zamanlarda kaybedilen güvenini yeniden kazanması yeterlidir.