Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallarken, eski zamanlarda adı sanı unutulmuş bir köy varmış. Bu köy, yeşil tepelerin ardında, masmavi gökyüzü altında, kuş cıvıltıları ve çiçek kokularıyla dolu bir cennet köşesiydi. Köyde yaşayan insanlar, birbirleriyle sevgi dolu bir şekilde yaşar, yardımlaşır ve doğanın güzelliklerini korurlarmış.
Ancak köylerine gelen bir yabancı, bu huzurlu ortamı değiştirmeye kararlıymış. Bir gün, adı bilinmeyen bu yabancı, köyün sınırlarına gelip, kendi çıkarları için doğanın güzelliklerini kullanmaya başlamış. Köylüler, bu yabancının köylerine zarar verdiğini fark etmişler ancak ona karşı çıkamamışlardı.
Köyde yaşayan bir çocuk, cesareti ve bilgeliğiyle öne çıkarak, diğer köylülere önderlik etmeye karar verdi. Çocuk, köylülere birleşmeleri gerektiğini ve doğayla uyum içinde yaşamaları gerektiğini anlattı. Köylüler, çocuğun öğretilerini kabul ettiler ve birlikte hareket ederek köylerini korumaya karar verdiler.
Sonunda, köy halkı birleşerek yabancıyı köylerinden uzaklaştırdılar ve doğanın dengesini yeniden sağladılar. Köyleri, sevgi, dayanışma ve doğayla uyum içinde yaşamanın değerini anladılar ve adı sanı unutulmuş bu köy, bir kez daha huzur içinde yaşamaya devam etti.