Birkaç Papağan

19 Aralık Perşembe sabahı saat dört civarlarında derin diye nitelendirdiğim fakat aslında pek de derin olmadığını fark ettiğim uykumdan bir fısıltı sesiyle uyandığım gün.
O sabah sanki birisi kulağıma fısıldamıştı veya beynim yine benimle dalga geçiyordu bilmiyorum ama çok garip hissediyordum sanki her zamanki ben gibi değildim. Uyandıktan sonra bir daha uykuya dalamayınca okula gitme saatim gelene kadarki zaman diliminde sitede yürümeye karar verdim içimdeki kötü hissi dışarı atabilme umuduyla.


Sabahın ”çok” erken saatleri olduğu için sitede benden başka kimse dışarıda değildi ve hava da tam aydınlanmadığı için biraz ürpermiştim. İçimi rahatlatmak amacıyla dışarıya çıkmıştım fakat dışarıya çıkınca daha da gerildiğimi fark ettim. Bir banka oturup etrafı izlemeye başladım. Birkaç dakika sonra bir papağan gördüm ve biraz yadırgadım çünkü ilk kez bir kafesin dışında papağan görmüştüm. Ardından bir tane daha ve bir tane daha gördüm. Gitgide artan papağanlar uzun bir süre sessiz ve hareketsiz bir biçimde ağaçta beklediler ardından başka bir papağanın öterek papağan sürüsüne yaklaştığını gördüm. Birkaç ötüşten sonra bütün kuşlar aynı anda havalandılar ve uzaklaştılar. Belki sonradan gelen kuş onlara bir şeyler anlatmıştır ya da sadece ağaçta durmaktan sıkılmışlardır yani ben kuş olsam sıkılırdım gökyüzü varken yerde durmaktan.
Uzun süre papağanları izledikten sonra eve gitmeye karar verdim ve oturduğum banktan kalktım. Zaman ilerledikçe site de canlanıyordu. İşe gidenler ellerinde kahveleriyle arabalarına, okula gidenler ise yarısı açılmış gözlerle ayakkabı bağacıklarına basmamak için büyük çaba sarf eder biçimde servislerini kaçırmamak için koşuyordu. Onları görünce benim de okulumun ve servisimin olduğunu hatırladım ve saate bakmak için telefonumu cebimden çıkartacaktım ki elimi cebime soktuğumda telefonun orada olmadığını fark ettim. Hızlı adımlarla eve gittim ve servisi kaçırmamak için hızlıca hazırlandım. Servisi beklemek için aşağıya indiğimde onun beni beklediğini gördüm. Servis yolun karşısında bekliyordu ben de servise binmek için yolun karşısına geçiyordum ki bir anda uçtuğumu hissettim. Acaba ben de mi papağan oldum diye düşünürken bir anda yere çakıldım ve kımıldayamadım. Bir süre yerde kaldıktan sonra uykumun geldiğini hissettim ve gözlerimi kapattım.
Gözlerimi açtığımda bana bakan bir çift göz gördüm. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken koşar adımlarla uzaklaştı. Evet, hatırladım. Onu tanıyorum. Bu sitemizde oturan 70 yaşındaki amcaydı. Fakat onu tanımamın sebebi 70 yaşında olması değil görebileceğiniz en bilgili ve kültürlü aynı zamanda da modern bir insan olmasıydı. Sabah oturduğum bankta oturuyordum. Yine aynı işe giden insanları ve yine aynı servisine yetişmeye çalışan öğrencileri gördüm. Ne olduğunu anlamaya çalışırken eve doğru yol aldım. Eve gittim fakat okula gitmek için hazırlanmadım. Anneme biraz kötü hissettiğimi ve okula gitmek istemediğimi söyledim. Herhalde suratımdan anlamıştı kötü hissettiğimi ki direk tamam dedi ve kardeşimi hazırlamaya gitti.
O sırada aklıma 70 yaşındaki amcanın benden koşar adımlarla kaçtığını hatırladım ve nedenini öğrenmek için dışarı çıktım ardından onu aramaya başladım. Birkaç tur attıktan sonra sonunda buldum onu. Yanına gittim ve ona niye benden kaçtığını sordum. Bana ”Kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordun ben de ne dediğini duymak için iyice yaklaştım fakat tam o sırada bir papağan gördüm ve küçüklüğümden beri de papağanlardan pek hazzetmediğim için de oradan uzaklaştım, kaçmadım.” dedi. Sanırım kuşları izlerken uyuya kalmıştım ve rüyamda da ”gerçekten” çok ilginç olaylar yaşamıştım.
O gün hayatımın gerçekten en ama en ilginç günüydü ve hiçbir şey anlamamıştım. Gerçi şu anda da pek bir şey anladığım yok. Bazen aklıma geliyor ve uzun uzun düşünüyorum lakin hala bir cevap bulamadım dediğim gibi. Belki de beynim benimle dalga geçmiştir ”yine”.

(Visited 138 times, 1 visits today)