İstanbul`dan gece saat ikide dönmüştüm Ankaraya. Saat geç olmasına rağmen her yer ışıl ışıl parlıyordu yeni yıl süslemeleri ile. Uzun zamandır Ankarayı bu kadar ışıl ışıl ve süslü görmemiştim. Sanki başka bir şehire gelmiş gibi hissediyordum. Ertesi gün okula gidemeyecektim çünkü saat çok geç olmuştu ve kendimi okuldan o kadar kopuk hissediyordum ki önce eksiklerimi tamamalamam gerektiğini düşünüyordum.
Ertesi sabah erken uyanamadım çünkü yarışın yorgunluğu üzerime çökmüştü. Saat onbir civarıydı hala uyanmak istemiyordum ama uyanmak zorundaydım. Kahvaltımı ettim annemlerle sohbet ettim biraz çünkü beş gündür görmüyordum onları. Valizimi boşalttım, odamı toparladım, ders eksiklerimi not aldım ve saat dört olmuştu. Deniz bana okuldan çıkar çıkmaz mesaj atmıştı. Mesajda şunlar yazıyordu;
Sinem, bugün okulda yılbaşı çekilişi yaptık. Belki biraz kızacaksın ya da üzüleceksin senin olmadığın bir zaman diliminde yaptığımız için ama çoğunluk yapalım dediği için erteleyemedik. Senin için ben bir kağıt çektim ama kağıtta yazan isime bakmadım eve gidince anneme açtırıp sana fotoğrafını atmasını söyleyeceğim. Umarım çok kızmazsın bize. Özür dileriz.
Mesajı okuduktan sonra biraz üzüldüm ama bir kişi için çekilişi ertelemelinin saçma olacağını düşündüm. Deniz dediği gibi eve gidince fotoğrafını attı bana kağıdın. Bana sınıfta en az konuştuğum kişi çıkmıştı. Zaten birine hediye almakta çok zorlanan birisiyimdir çok az tanıdığım birine hediye almak çok daha zor olacaktı benim için. Fiyat sınırı da çok düşüktü ve klasik yılbaşı hediyesi almak istemiyordum. Hemen en yakın arkadaşıma mesaj attım ve bana fikir önermesini istedim. Aynı zamanda da bana kimin hediye aldığını çok merak ediyordum.
Hediye alacağım kız sessiz sakin, kimse ile doğru dürüst iletişim kuramayan, okula çoğu zaman gelmeyen, dersleri ortalama olan birsiydi. Ama birinden duymuştum kitapların birinci baskılarını arıyormuş ve alıyormuş. Kıza dair başka hiçbir şey bilmiyorum. Hafta sonu Eda ile alışveriş merkezlerini gezdik. Tam dört tane gezdik ve hala alacak bir şey bulamamıştım. Akşam eve gidince anneme anlattım kızı ve annem dedi ki bizde birinci baskı kitap var onu götür hediye olarak. O kadar rahatlamıştım ki sanki üzerimden kaca bir yük kalkmış gibi hissediyordum.
Ertesi sabah hediyeyi okula götürdüm. İlk saat herkessırayla hediyesini verdi sıra bendeydi kıza hediyeni verdim. Daha hediyeyi açmadan bana küçük ve ince bir hediye paketi uzattı. Meğerse o da bana hediye alıyormuş, biraz üzüldüm çünkü hediyeyi beğeneceğimi düşünmüyordum. Önce sen aç dedi. Hediye paketini açtım ve gözlerime inanamadım. Benim için özel bone yaptırmıştı. Hediyesine ön yargını yaklaştığım için kendimi o kadar kötü hissettim ki dayanamayıp sarıldım kıza. Sıra sende ¨Umarım hediyemi beğenirsin.¨ dedim. Paketi hızlıca açtı ve hiçbir şey demeden bana sarıldı. Çok mutlu olmuştu. Şu ana kadar kimse onu bu kadar mutlu görmemişti.