Bir Yunanistan Paskalyası

Yılın son yağmurlarıydı, güneş etkisini göstermeye başlamıştı, sokaklar daha kalabalıktı artık. Etkinlikler düzenlenmeye çoktan başlanmıştı. Uçurtma uçurma yarışları, kültürel aktiviteler, açık hava sinemaları, konserler ve daha fazlası. Bizde arkadaşlarımızla bunların hepsine katılmak zorunda hissediyorduk çünkü aklınızın alamayacağı kadar kalabalık ve eğlenceli oluyorlardı. Yunanistan’ın en sevdiğim yanıydı bu. Yavaş yavaş turistler de gelmeye başlamıştı. Arkadaşlarımla okul kapanınca da bir kafede işe başlamaya da karar vermiştik.

En yakın arkadaşlarımdan bir olan Nikos ile 8 sene önce Yunanistan’da yılın büyük bir olayı sayılan Ortodoks Paskalya Festival’inde tanışmıştık. Bu festivalde tüm sokaklar mumlarla donatılır, havanın kararmasından sonra yakılan mumlar etrafa ışık saçardı. Gece yarısı da havai fişek gösterisi başlardı. Yunanistan sokaklarında etkinliğe katılan herkes ellerinde mumlarla yürür ve etrafta

Santorini blue dome churches, Greece

bekleyen insanlar yürüyenlere çiçek atardı.

2015 yılında ağabeyim Antoni’yle mumlarımızı yakıp yürüyen mum geçidine katıldık. Önümde kulaklarını kapatan sarı saçları olan, gökyüzü kadar mavi gözlere sahip, ayağında tişörtüyle aynı renkte bir sandalet olan bir çocuk vardı. Tam önümde Nikos vardı. Sürekli onun ayağına bastığım için göz göze gelip duruyorduk. O bana dönerken mumu da kendisiyle beraber dönüyordu. Sonunda önümden çıkıp yanıma geçti ve bana ilk önce itici bir ses tonuyla adımı sorup problemin ne olduğunu sordu. Bende bir problem olmadığını söyledim. Nikos beni birden kenara çekti. Canım yanmıştı. Bende ikimizin mumlarını üfleyip söndürmüştüm. Ne olduysa tam o an, ben mumları üflediğim sırada oldu. Nikos birden yere yığıldı ve ne yapacağımı şaşırdım geçit çoktan gitmişti. Gözleri kapalıydı. Kalbinin hala attığına emindim, görüyordum. Neyse ki biraz yüzüne vurunca gözlerini açtı sabahtan beri hiçbir şey yemediği için böyle olmuş olabileceğini söyledi. İkimizde beni kenara neden çektiğini unutup gitmiştik. Yokuşun biraz daha yukarısında bir kafe vardı. Çoğu insan su almak için durmuştu. Bizde Nikos biraz soluklansın, dinlensin diye oturmuştuk. Yaklaşık 1 saat kadar oturmuştuk. Birbirimize kendi hayatlarımız hakkında birkaç bilgi vermiştik. Ertesi gün buluşmak için sözleşmiştik çünkü farketmiştik ki iyi anlaşıyorduk. Saat geç olmuştu ve benim daha Antoni’yi bulmam gerekiyordu eve birlikte gitmemiz gerekirdi. O gece evin kapısında Antoni’yi beklemeye karar vermiştim.

Üzerinden tam 8 sene geçmiş olmasına inanmak zordu ama doğruydu. Nikos ile beraber bir sürü yeni arkadaşlarımız olmuştu. Bu yalnızca bir arkadaşımla olan tanışma hikayemdi. Şimdi sırada yeni Paskalyalar vardı ve hala dünkü çocuk gibi dört gözle bekliyorduk. Ve Yunanistan’ın o merdivenli sokaklarında bu anıları biriktirdiğimiz için çok mutluyduk. Ne zaman Nikos’la bir araya bu zamanlar beraber gelsek bunları konuşup dururduk ve bir sonraki sene daha çok şey konuşurduk bu böyle devam ederdi.

Eğer Yunanistan’da yaşıyorsanız hayatınız bazı hayatlardan çok daha güzel olmalı.

(Visited 48 times, 1 visits today)