Türkiye’de 80 yaş üstü herkes Atatürk’ü gördüğünü söylemekte. “Geçen Atatürk’le konuşuyoruz dedi. ‘Yarın Sinop’a çıkıyorum.’ dedim. Sinop’a değil Samsun’a çık.” gibi hikâyeler anlatıldığı için gerçek aile soy ağacını öğrenmek için bir tarihçi edasıyla araştırma yaptım.
Bizim hikâyemiz 1900’lü yılların başında dedemin dedesinin Bulgar zulmünden kaçarak Tırnova’nın bir orman köyündeki evini bırakıp yine aynı coğrafi özelliklere sahip Bozcaarmut’a gelmesi ile başlıyor…
Dedemin babası buraya geldiğinde 14-15 yaşlarındaymış. Burada yaşantılarını oturtturduktan sonra dedem ortaokulun sonlarına doğru köyden ayrılmış. Eskişehir, Bursa, Kocaeli gibi yerlerde sanayide çıraklık yaparak çalışmış. Kaynakçılıkta ilerledikten sonra Kocaeli’nde askeri tersanede çalışmaya başlamış.Bitmek bilmeyen göçler devam etmiş… Babam asker olmuş ve tam dedemin ve dedemin babasının köyden ayrıldığı yaşta evinden ayrılarak Kuleli Askeri Lisesi’nde okumaya başlamış. Sırasıyla Kayseri/Yeşilhisar, Cizre, İzmir/Tire, İstanbul/Silivri, Bayburt ve de Ankara’da görev yapmış. 1999 da o büyük 17 Ağustos depremi olduğunda da dedem ve babaannem Kocaeli’ndeymiş. Babam ise o sırada Yeşilhisar’da görev yaptığı için 1 yıl kadar babaannem ve dedem Kayseri’de yaşamışlar. Ben ise babam İzmir’de görev yaptığı sırada doğmuşum ve şu an babamın, dedemin ve dedemin babasının evinden ayrıldığı yaştayım…