Yüksek hız, insanoğlunun evrenin doğuşundan beri ulaşmaya çalıştığı bir kavram. Bizler gözlemledik ve en hızlı şeylere baktık: balıklar, kuşlar, memeliler ve bazı sürüngenler. Eskiden insanlar yalnızca canların hıza sahip olduğunu zannederdi ama bir gün sesin ve daha önemlisi ışığın hızı keşfedildi. Evrenin sınırlarını zorlayacak bir keşifti bu. Bununla beraber birçok değişiklik oldu, teknoloji ilerledi, aradan yıllar geçti ve bu keşfin tüm sırlarını en gizemli yönlerini ortaya çıkaracak fiziğin en gizemli kısmını dünyayı tanıtacak ve izafiyet verisini oluşturacak bir adam Einstein doğdu. İlk kuramında yani izafiyet teorisinde hızın kişiden kişiye değişebildiğini söyledi. Sabit hızla hareket eden ve hareketli cisimden dışarıyı (sabit cisimleri) göremeyen bir insan sabit hızla gittiğini varsayarsak 1000 km ile bile gitse hareket ettiğini anlayamaz ama dışarıdan (sabit duran cisimden) hareketli cisme bakan biri harekette olduğunu kesin söyler buna rağmen hareketli canlı bunu fark edemediği için hareketsiz olduğunu söyleyecektir. Einstein hızın sınırlarını ölçtü ve zamanda yolculuğun kapısını bize aralamış oldu. Teorisinde ışık hızına ne kadar yaklaşırsak yaklaşırsak o kadar geleceğe gideceğimizi söyledi. Einstein bu cümlesiyle herkesin kafasını karıştırmıştı fakat onun asıl söylemek istediği daha kapsamlıydı. Einstein zamanı etkileyen iki şey olduğunu savundu, birincisi kütle ikincisi ise hız ilk olarak ışık hızına ne kadar yaklaşırsak o kadar geleceğe gideceğimizi söylüyordu yani ışık hızına yaklaştığımızda zamanın bizim için yavaşlayacağını söylüyordu. Bu sayede zaman bizim için yavaş diğerleri için hızlı akacak, biz hareketli olduğumuz için diğerlerinden daha genç olacaktık. Bu durumda ışık hızına yaklaştığımız zaman geleceğe gidiyorsak ışık hızına yani saniyede 300.000 km/h sabit hızda gidiyorsak zaman bizim için duracaktır. Biraz daha gaza basıp ışık hızını geçersek işte bu durumda zaman bizim için geriye doğru akmaya başlar. Bu da geçmişe doğru yolculuk etmemizi sağlar. Şimdi zamanı etkileyen ikinci etmen kütleye gelelim. Einstein büyük kütleli nesnelerin uzay zamanı büktüğünü söyler. Örneğin Mısır’daki piramitler büyük olduğu için onun yanında zaman bizim için yavaşlıyor, aynı ışık hızına yaklaştığımız zamandaki gibi geleceğe gitmeye başlıyoruz. Bunun nedeni uzayı büken kütlenin bir bütün olan uzay zamanı da bükmesi. Bu fikre dayanarak şunu söyleyebiliriz ki kütlesiz bir ortamda zaman bizim için safa haline bürünür. Mesela uzayın derinliklerinde hayal edin hareket etmiyorsunuz, yanınızda hiç nesne yok, bu şekilde zaman sizin için tamamen saf halinde kalır, hiçbir şey onu bükmüyordur bu durumda. Bilim adamları geleceğe yolculuk etmek için ütopik bir plan geliştirdiler. Işık hızına çok yakın bir hızda hareket eden bir uzay gemisi galaksimizin merkezindeki kara deliğin dış yörüngesine oturtulup burada iki tur attırıldıktan sonra dünyaya geri döner. Bu sürede dünyada iki buçuk yıl geçerken yörüngeye oturtulup geri getirtilen uzay gemisinde yalnızca iki ay geçmiştir. Bu şekilde gemiler geleceğe gitmiş olur.
Bir Tutam Zaman
(Visited 74 times, 1 visits today)