Bir sonbahar akşamı yine… Gökyüzünün bambaşka bir renge büründüğü, rüzgarın narince estiği bir akşam. Denize karşı bir banka oturduk, sessizdik, denizin dalgalarını dinliyorduk ancak kafamdaki sesler susmuyor, içim içimi yiyordu. Konuşmalı mıydık ondan da emin değildim ,o da bende husuzrsuzduk, ne soracağımı da bilmiyordum ,bunca sene sustuk, susmaya devam mı etmeliydik bilmiyorum, denizi izleyip öylece oturduk, hikayesi neydi acaba? Eli kolu hüzün ile hareket ediyordu, hüzünden bir elbise giymişti sanki, acısını duymalı mıydım? Ya da hangimizin acısı daha büyüktü? Susmaya karar verdim. Gün sona eriyordu, deniz gökyüzünü kızıllığını almaya başlamıştı,
Yavaşça kalktım banktan ve tam ona dönüp ” Geliyor musun? ” dedim sessiz bir ses tonuyla. Hiç hareket etmedi sadece ufuğa bakmaya devam etti. Ona son bir kez baktım, tam gidecekken ” Bir mucize olmuştu, bir el omzuma dokunmuştu… ” O an sadece korku vardı içimde, hiçbirşey düşünemiyordum. Belki de konuşmasına şaşırmıştım. Yavaşça devam etti sözlerine “Onca korkulacak şey varken bu kızıl mevsimden korkuyorum, yalnızlık var bu mevsimde. Ya gene giderse, ya gene hiç kimse gibi ortada bırakırsa beni, tekrar tekrar bu acıyı yaşarsam, nefes alamaz olursam, dakikalar saate dönüşürse, düşünmek istemedim bunca sene , kafamdaki sesler , bi sussa …”
Bir cesaret kelimeleri ağzımdan döktü “Neden bırakıp gittin, neden?” . Yanlış bir şey söylediğimi düşündüm bir an. Lakin bana suratında hafif bir gülümsemeyle bakıyordu. ” Omzuma dokunuşunu gördüm. Hala orada olduğunu ve beklediğini gördüm.” Kalakaldım oracıkta. Zamanın bir hiç olduğu , sadece o sözlerin yankılandığı bir dilimde sıkışıp kaldım. “Omzuma dokunuşunu gördüm, hala orada oluşunu.” defalarca kez tekrarladım kelimeleri içimden. Devam etti cümlesine ” Omzuma dokunduğun an bir anda kayboldun gittin. Dakikalar benim için saatten öte bir hale geldi o an. Ellerime baktığımda kırmızıdan başka bir şey görmüyordum. Önümde hareketsiz olan bedenini unutamıyorum. Sonbahar akşamının rengini…” . Sözleri o kadar gerçekçi geliyorduki neredeyse o anı gerçekten yaşamış gibi hissettim. Yanına gidip tekraradan oturdum. ” Sonbahar akşamın rengi…” diyerek sesli bir şekilde tekrarladım. Her şeyin son bulduğu gün yeni bir gün için doğacaktı. Son kez denizin sesini dinledik ve son kez gözümüzü kapattık…
Hikayenin başlangıcını, devamını ve sonunu hiçbir zaman tekrar dinleyemedim. Aklımda kalan bu son kısımı tekrar tekrar anlatarak unutmamayı denedim. Beni büyüten yaşlı kadının anlattığı son hikayenin başlangıcını ve devamını hiçbir zaman eskisi gibi dinleyemedim. Sonbahar akşamları bana her zaman hikayenin devamını anlattır gibi gelmeye başlamıştı. Son kez bu sonbahar akşamının rengi beni tekrardan bu diyarlardan götürdü.