Bilgisayar programcısı dendiği anda aklımıza gelen tiplemenin belki gözlüklü, belki hafif kilolu, belki de sıska, bir ihtimal kısa saçlı bir insan; ama kesinlikle bir adam olması gerçekten komik, çünkü sıkı durun, “bilgisayar programcısı” sıfatını ilk kazanan kişi bir kadın, hem de günümüz bilgisayarlarının icadından yıllar önce.
Lovelace Kontesi Augusta Ada King, 1815’te, Aralık ayının onunda Londra’da dünyaya geldi. Burada ufak bir ayrıntı vermekte yarar var: O dönemde kadınlar, yalnızca birer obje olarak görülmektelerdi. Ada’nın şansı ise aristokrat bir ailenin, şair bir baba ve matematik düşkünü bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelmesiydi. Bu sayede dönemin önemli bilim insanlarından dersler almış, hayatı boyunca bilimden kopmamıştı.
Asil bir aileden gelmesine rağmen başarıya ulaşmak çok kolay değildi, zira kendisi küçük yaşlarından itibaren görmesine engel olacak şiddette baş ağrıları, kızamık ve felç gibi sağlık sorunlarıyla mücadele etmekteydi. Bir yıl kadar yatağa bağlı olarak yaşayan Ada yine de matematik eğitimi görmeye devam etti. 12 yaşında da uçma isteği sayesinde bu konuda araştırmalara başladı.
Döneminin en meşhur bilim insanlarından ders alan Ada’nın hocalarından özellikle biri hayatını ciddi anlamda değiştirdi: Charles Babbage. 1833 yılındaki tanışmalarında Ada’nın matematik yeteneğinden etkilenen Babbage, Ada’nın eğitimine büyük ilgi gösterdi. İkili, birlikte matematik ve mantık alanında birçok çalışma yaptı. Bunlardan en önemlisi ise Ada’nın bugünkü şanıyla anılmasını sağlayan “fark makinesi”ydi. Fark makinesi; müzik, resim ve yazı gibi dosyaları dijital ortama aktarma potansiyeline sahipken maalesef yeterince ilgi görememişti. Bu projenin gerçekleşmesini, ve bilgisayarın atası olarak anılmasını, sağlayan ise Ada Lovelace’in oluşturduğu bir algoritmaydı.
Ada hakkında değinme ihtiyacı duyduğum bir diğer nokta ise anne olduktan sonra dahi çalışmalarına hız kesmeden devam etmesi. William King ile evlendikten sonra sahip olduğu iki oğlan ve bir kız olmak üzere üç çocuk, matematik ve müzik alanındaki çalışmalarına gölge düşürmedi.
2009 yılından beri her Ekim ayının ikinci Salı günü “Ada Lovelace Günü” olarak kutlanmakta. Şüphesiz ki bunun sebebi yaşadığı dönemde dünyayı yerinden oynatacak kadar güçlü bir kadın olması ve öte yandan bir kontes, bir anne ve bir müzisyen olarak kişiliğini koruyabilmesi. Bu yazı okuyucuya ne zaman ulaşır bilemiyorum (ben bu cümleleri yazarken ekime daha altı ay var) ama şimdiden Ada Lovelace Gününüzü kutlarım!
*Charles Babbage, Ada’nın matematiğe olan olağanüstü yeteneğinden dolayı ona “Sayıların Büyücüsü” lakabını vermiştir.