Bir Millet Kalbi Olmadan Nasıl Yaşar?

Daha yapılacağı kesinleşmeyen alfabe değişikliği, yapılırsa Türk toplumunda köklü bir değişim yaratacak ve bu süreçte bir öğrenci olarak hem olumlu hem de olumsuz durumlarla karşılaşacağız. 2025 yılında yapılması beklenen bu değişiklik yaklaşık 100 yıldır kullandığımız Türk alfabemizin değişeceğini ifade ediyor. Bu değişimin etkilerini sadece biz öğrenciler değil, tüm Türkiye birebir hissedecek.

Olumlu yönlerden biri, tüm alfabenin baştan yaratılmayacak ve sadece birkaç yeni harf gelebilecek olması. Böylelikle alışmamız ekstra zor olmayacak. Fakat yaşlılar ve bu tarz sıkıntıları olanlar tabii ki daha çok zorlukla karşılaşacaktır. Başka bir olumlu yönü ise alfabemize yeni gelen harflerin yabancı ülkelerin bazılarında da kullanılıyor olması. Bu sayede daha uluslararası ve barışı sağlayan bir dil olacak. Ülkenin ekonomik ilişkileriyle beraber birlik ve beraberliği de sağlayacak olması umuluyor.

Ancak, olumsuz yönleri de var tabii. Şu an kullandığımız her araç, yemek yediğimiz her restoran, tüm ders kitaplarımız, MEB müfredatımız, tüm sözleşmeler, anayasamız vb. yani ülkemizdeki her şey bu alfabe üstüne kurulu. Bu, tarihsel ve kültürel bir kopuş yaratıyor. Özellikle edebiyat, bilim ve sanat alanında önemli eserleri anlamakta zorluk yaşayacağız. Ayrıca, geçmişin dil yapısına ve kültürel mirasa olan bağlantıyı kaybetmek de kulağa hiç iyi gelmiyor. Atatürk’ün 1930 yılından bir sözü var: “Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.”. Fakat bir millet kalbi, zihni olmadan nasıl yaşar?

Sonuçta, alfabe değişikliği bize uluslararası ilişkilerde kolaylık sağlasa da milletimizin bozulmasına yol açabilir. Türkçemizin özünü kaybetmemeliyiz, dilimize sahip çıkmalıyız.

(Visited 3 times, 1 visits today)