Model Birleşmiş Milletler Konferansları 1950’lerde Amerika’daki Harvard Üniversitesinde geleceğin diplomatlarını hazırlamak ve gençlere Birleşmiş Milletler işleyişini öğrenmek amacıyla ortaya çıkmış bir simülasyondur.
Konferans, genel anlamıyla Birleşmiş Milletler’in ana yapılarını ve alt komitelerinin simülasyonu olduğu gibi duruma biraz heyecan katmak için bir de kriz komitesinden oluşuyor. Komiteler çeşitli konuları ele alır. Genel Kurul altında toplanan 6 ana komite, simülasyonlarda en sık karşılaşılan birleşimlerdir. Silahsızlanma, insan hakları, ekonomi, uluslararası yasalar, uzayın askerileşmesi gibi çeşitli ve güncel konular ele alınmaktadır. Bunun dışında katılımcılar, Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Adalet Mahkemesi gibi üst kademelerde görev alarak deneyim kazanabiliyor. Konferanslara katılan her katılımcı, bir ülkeyi tek bir komitede temsil ediyor. Güncel problemlere en sağlıklı çözümlerini bulmayı amaçlayan delegeler çoğu konferansta oldukça iyi belgeler çıkarıyorlar. Kriz komiteleri ise daha özelleştirilmiş yapılar. Örneğin kriz komiteleri geçmişteki çok uluslu devletlerin problemlerini yeniden çözmeyi amaçlayabiliyor ya da Amerika, İngiltere, Türkiye gibi ülkelerin meclislerini de konu olarak alabiliyorlar. Kriz komiteleri; eğlenceli olmalarının yanında kriz yönetimi, hızlı düşünme ve ikna kabiliyeti gibi becerileri ortaya çıkarma şansı sunuyor.
Benim açımdan oldukça heyecan verici olan bu serüvenin başlangıcı, hazırlık yılının ilk aylarına tekabül ediyor. MUN’e (Model United Nations) ilk başladığımda İngilizce seviyemin yeterli olmadığını düşünmem beni biraz korkutsa da dünya politikalarına olan ilgim bana “Bu oluşumun içinde ben de olmalıyım.” dedirtti. İkinci konferansımda Afrika’daki göç ve mülteci sorununa olası çözümler arıyorduk. Yemen delegesi olarak komitedeki tartışmaya katıldıkça kendime olan güvenim ve MUN konferanslarına olan ilgim bir hayli arttı. Ayrıca konferans sonunda verilen ve okul olarak gerçekten başarılı olduğumuz ödül törenlerinde aldığımız sertifika da benim için oldukça büyük bir motivasyon kaynağı oldu ve olmaya da devam ediyor.
Zaman geçtikçe, daha farklı konferans ve komitelerde bulundukça MUN hayatımın daha büyük bir parçası olmaya başladı. Komitelerde artık oturum başkanlığı ve komiteden sorumlu genel sekreter yardımcısı gibi pozisyonlarda da bulunmaya başladım.
Şu an kendi konferansımızı yapıyoruz ve artık MUN konferanslarını her açıdan çok iyi tanıdığımızı da söyleyebilirim. Katılımcı olmanın zor yanları olsa da bu konferansı gerçekleştirmenin daha komplike bir iş olduğu da aşikar. Her açıdan bu camianın içinde olmanın çoğu insana keyif verdiği de yadsınamaz.
Bu konferanslara katılan ve katılmayan öğrenciler arasındaki fark da aslında çok kolay anlaşılabiliyor. Bence MUN özellikle bizim yaşımızdaki gençlerin dünyaya bakış açısını değiştirdiği gibi analitik düşünme becerisini de geliştiriyor. Bu heyecanı gerçekten akademik hayatlarını desteklemek için de yaşayan öğrencilerde ise bu gelişim çok rahat bir şekilde gözlemlenebiliyor. Örneğin biz, uzun süredir bu konferanslara katılan insanlar, okulumuzdaki yeni öğrencilere bu anlamda mümkün olduğunca yardımcı olabilme çabasındayız ve onların yazdıkları belgeler ile kısa konuşmalarını okuyup dinlediğimizde ilk konferanslarından bu yana ne kadar ilerleme kaydettiklerine şahit oluyoruz.
Konunun meraklısı olan gençleri bu derece geliştiren akademik konferansların yaygınlaşması ve kalitesini kaybetmemesi en büyük umudum. Umarım bir gün herkes bu konferansların değerini ve önemini anlayıp katılma fırsatı bulur. Biz bunun için çalışmalara başladık bile. Çok yakında BESTMUN’da görüşmek üzere…