Ülkemizin tek sorunu (Araplaşma, iç karışıklıklar, terör örgütleri, AB’ye girme çabası, eğitim sistemi, işsizlik, kalkınma ve dünyanın en saçma şarkıları ve dizilerine[Hindistan’dan sonra] sahip oluşumuz dışında) gitgide yabancılaşan Türkçemiz.
Ankesörlü telefon, aroma, bariyer gibi çok kullandığımız sözcükler bile aslında Türkçe değil. Şu zamanlara Türkçeleştirilen kelimeler ile çok dalga geçildi. Bence bunun sebebi tamamen bu işi yapan adamların kabiliyetine(Kabiliyet Arapça bir kelimedir.) kalmış.
Gelelim ana konumuza; bu yapılmalı mı? Türkçeleştirme yapılmalı ama düzgünce. Sen yıllardır kullanılan voleybolu “uçan top” olarak çevirirsen o kelime kullanılmaz. Üstüne dalga da geçerler. Selfie kelimesine hepimiz aşinayız. Çoğumuz da özçekim kelimesini pek beğenmedi. Özçekim beğenilmeyince “görçek” kelimesi denendi. Peki, biz ne tepki verdik:
En güzel Türkçeleşme örnekleri tartışmasız bir biçimde Atatürk’ün geometri kitabıdır. O zaman bizim dalga geçtiğimiz gibi Atatürk ve çalışmaları ile dalga geçilseydi şu anda çarpan yerine “mazrup”, yöndeş açı yerine de “zaviyetan-ı mütevafıkatan” diyor olabilirdik. Biraz daha yakın geçmişe dönecek olursak bilgisayar kelimesini örnek alabiliriz. Çok uzun zamandır bilgisayar kullandığımız için bize yabancı gelmiyor bu kelime. Ama hep “pc”, “computer” diye alışsaydık karşımıza bilgisayar çıktığında “Bu ne be böyle. Bilgi mi sayıyor ehehehe.” Gibi diyaloglar yaşanabilirdi. Yani kelime Türkçeleştirmek kadar doğru zamanda, daha alışmadan, sorunu önceden tespit edip zamanında Türkçeleştirmek önemlidir.
Belki de artık gelişen teknolojiye ayak uydurmaya çalışarak kelime Türkçeleştirmek değil, kendi teknolojik aletlerimizi geliştirip ona Türkçe isimler koyarak onlarla ünlü olmalıyızdır…
Atatürk’ün Türkçeleştirdiği matematik terimleri:
http://blog.milliyet.com.tr/ataturk-un-matematige-ve-geometriye-kazandirdigi-terimler/Blog/?BlogNo=460615
Özçekim sorunu:
TDK, ‘özçekim’ tutmayınca ‘selfie’ için yeni öneri getirdi: Görçek