Silhouette of an unknown shadow figure on a door through a closed glass door. The silhouette of a human in front of a window at night. Scary scene halloween concept of blurred silhouette of maniac.

Bir Katilin İç Dünyası

1930 yılının yaz aylarıydı, hava serindi ve güneş batalı birkaç saat geçmişti. Birçok insan çoktan evlerine kapanmış ne olacağını bilmeden sakince hayatlarını sürdürüyorlardı. Benim ise burnumu o güzel kan kokusu dolduruyordu, önümde kurbanlarımdan birisi yatıyordu. Bu en yeni şaheserimdi, biraz zamanımı boşa direnerek harcatsa da sonunda en iyiler arasına girmeyi hak etmediğini söyleyemem açıkçası. Gayet uzun sayılabilecek ince bir vücudu vardı, şık giyinmişti sokaktan geçen birisi bile bu adamın varlıklı olduğunu ilk bakışından anlayabilirdi. Burda daha fazla durup bu en yeni şaheserime bakmak isterdim ancak yakında polislerden birisi burayı kontrole gelecekti, biliyorlardı. Beni bir aşağılık herif olarak görüyorlardı, bir cani, karanlıktan çıkmayan bir korkak ama ne diyebilirdim ki? Bu beni daha çok sevindiriyordu, benden korktuklarını biliyordum. Düşüncelerime daldığımı anladığım zaman hızlı adımlarla olay yerinden uzaklaştım, muhtemelen biraz sonra bu yeni şaheseri bulurlardı zaten. Tamda istediğim gibi…

İnsanlar seri katillerden korkuyorlar, kendi cinslerinin canını alan vahşi bir hayvan olarak görüyorlar. Bunun normal olmadığını düşünüyorlar, her zaman böyle bir işi yapanın mental olarak hastalıklı veya iyi büyüyememiş insanlar olduklarını söylüyorlar. Ama bana göre bu bir hastalık değil be tamamiyle bir istek meselesi, neden bir insan içinde zevk yoksa böyle bir işi başından yapsın ki? Gerçek olmak gerekirse sıkılmaya başlıyorum, ünlenmeden önce her şey güzeldi. Yavaş yavaş ünlendiğim günler geldi ardından, benim yaptığım eserleri çalmaya başladılar. Çünkü onlarda, bende biliyordum onlar bu işi yapamazlardı. Başaramazlardı, asıl korkaklar onlardılar ama ben… Benim başaramayacağım şey yoktu. Gerçi gelecek aylar içerisinde o kadar bunlardan sıkılacaktım ki eserlerim tamamiyle varolmayı yitirecekti. Eserlerime gerekli ilgiyi vermiyorlardı. Artık kendimi yavaş yavaş ölümsüzleştirmeliydim. Öyle büyük bir iş yapmalıydım ki insanların akıllarından son günlerine kadar takılıp kalması gerekiyordu. Son yapacağım şey bu idi.

Her geçen gün gazetelerde beni bulmaya çok yakın olduklarını söylüyorlardı polisler. Yalandılar ben bulunmak istediğim zamana kadar beni bulamazlardı. İmkanı yoktu… Ama o gün yaklaşıyordu, beni onların bulacaklarından değil son eserin ben olduğumdandı. Ne güzel bir sondu bu, artık gelecek hayattaki kölelerimin yanına gidiyordum. Hangi hayatımda olayım kaçışları yoktu. Artık tüm dünyaya bu eserlerin asıl sahibinin kim olduğunu gösterme zamanı gelmişti. Sonunda kimin bunları hayata geçirdiğini herkes öğrenecekti.

Yavaş adımlarla ipimin yanına gittim. Birkaç dakika sonrasında da ebedi uykuma sürüklenmiştim.

(Visited 10 times, 1 visits today)