Arkadaşlarımla kampa gitmiştim. Ateş yakmak için oduna ihtiyacımız vardı. Bir de çadır kurmak için. Odun toplama görevi bana verilmişti. Ormana gittim. Odun topladım. Odun toplamayı bitirdiğimde, arkadaşlarımın yanına dönmek üzere yola çıktım. Sağa döndüm, sola döndüm ama kampı bir türlü bulamıyordum. Çok korkmuştum. Kaybolduğumu anlamıştım. Etraftan korkunç ulumalar ve korkunç çatırtılar duymuştum. Ormanın rengi birden değişmeye ve sanki gündüz geceye dönmeye başlamıştı. Biraz da kendimi korkuttuğumu fark etmiştim. Hemen düşüncelerimi toparladım ve yoluma devam ettim. Birden bire karşıda bir duman gördüm. Bir ateşten yükselen dumana benziyordu. Buranın bizim kamp olmasının imkanı yoktu. Çünkü odun toplama görevi bendeydi ve odunlar o an elimdeydi. Bensiz ateş yakamazlardı. Ondan sonra bir ses duydum. “Aren neden gelmedi acaba? Odun toplama görevi Ahmet’teydi. Kesin yanlış anladı ve odun toplamaya gitti.” Bu sesleri duyduğumda kampa doğru koşmaya başladım. Geldiğimde tüm arkadaşlarım oradaydı. Beni görünce havalara uçtular. Çok endişelenmişlerdi. Ahmet birkaç odun toplamıştı ama yetersizdi. Elimdeki odunları görünce, yanlış anlayarak odun toplamış olmama sevindiler. Odunlarımız sabaha kadar yetti.