Bir kış ayıydı. Babam ile kampa gidecektim veya annem ile spora gidecektim ben kampı seçtim. Yolda giderken kar yağmaya başladı, yol bembeyaz oldu. Arabadan indiğimizde kar bacağımızın çeyreğine geliyordu. Babam dev çadırı açtı. Bu çadırın içine 40 insan sığardı. Babam ben donmadan sobayı yaktı. Çadır sımsıcak oldu. O kadar sıcak oldu ki sanki yazın en sıcak zamanını yaşıyordum. Dev yatağı getirdiğimiz pompa ile şişirdik sonra evden getirdiğimiz yastıklar, yorganlar ve tulumları yerlerine yerleştirdik.
Film izlemek istiyorduk ancak sandviçleri daha hazırlamamıştık. 10 dakika sonra, sonunda sandviçler hazır. Filmi başlattık ve izlemeye koyulduk. Film bittikten sonra dışarıdan bir ses duyduk. Babam kafasını çadırdan çıkarıp dışarıya baktı. Bir de ne görsün! Bir kurt çöpteki kumpirleri yiyordu. Babam bir Süpermen olduğu için hemen kurdu uzaklaştırmaya çalıştı ve başardı. Kurt oradan uzaklaşırken yavru viyaklaması duyduk. Meğer kurdun yavruları varmış. Babam bizim yanımızda getirdiğimiz tavuk etlerini yavru kurtlara verdi. Doğada olmak ve kurt görmek… Bu hafta sonu kampa gelmeyi seçmek son günlerde verdiğim en iyi kararmış. Eve döndüğümde anneme bu yaşadığım anıyı anlatmak için sabırsızlanıyordum.